Zamanın örteceği çok şey vardı ama çoğaldı ölümlerden ölüm seçenlerden
Sonra sonra hepsini birden kürüyecek süpürgeler kopup geldi bir yerlerden
Henüz ad konmamış çocuklar vardı güney’de yıkılmış kentlerde aç susuzdular
Bizimkilere benziyorlardı iki gözleri iki elleri vardı ayakları çıplaktı.uykusuzdular
Birileri çıkıp da
Nasıl tanıdığını anlatmıyor
Ölümleri...
Giderayak bencillik yapıyorlar
Üst üste yığıldı bu gündemsizlikler
Yerde ararken gökte bulduğum
N'etmeli bu izlenimselliği
Moloz değil ki kazmayla kürüsem
Alfa generalim
Hemen şimdi
Turnaları havalandır
Sürü olup gitsinler çöllere
Gün ortalarını
Ruhun küçük şeyler
Gözlerini kısmış sarmaşıklar akşam güneşi
Taşlıyatak’ta karşılama
Anız,karartı
Sağa sola bakma pişmanlıkları
*
Bana birbirimizi demleyecek birkaç aşk sözcüğü
Fısıldar mısın?
Yanık kahve kokusu kıvamında
Çam sakızı çoban armağanı olsun…
Durmaksızın epriyor gece.İçindeki
sabır hazırlanmaktadır yarına.
Gözlerimi tutuşturan göz kırpmaları
buruşuk düşlerini çöpe atan kadının
Kaybedemeyeceği umutlarından başka
Ne olabilir ki…
Ezik ve büklüm ara yollarda ve orada dönencelerden yaz ortası
Kobalt daralması sarar etrafı arar dururum her yanda seni,gizlenirsin
Ki turkuvazdır gözlerin
Durak tedirginlikleri sonra apar topar koşuşturmalar
Bir basamakta burkulan ayak bileği saat ondokuza ondokuz bile kalmamışken
Yıldızlar gibi geceleyin
Bir başına ve hazırlıksız
Bana dokunmaya gel
Yasaklanmamış sözcüklerden
Tadımlık şiirler dök dudağıma
Muhteşem şiirin usta kalemini yürekten kutluyorum saygılarımla
Dayanılmazlıkların yüklerini taşır..bir tebessüm karşılığına..
imgeler kondurur içinden
kayıtlara geçmemiş şiirlerin..o aranan. arzulanan tebessüm
dev dalgaların arasında gün ışığı...yaladıkca sevdalı yürek atışını..başlar yaşamsal adımların en soylusu..
değerli dostum sayın ...
Kül oldu zaman
Kül oldu deniz.
Çözemedim beyaza iz bırakan dolambaçların zincirlerini
Hayatın labirenti