Yine mi ayrılık şarkısı çalan
Tanıdık güftesi balı gözlerin
Aşksız geçen zaman yalanmış yalan
Vurulduk bestesi alı gözlerin
Ağustos sıcağı üşüyor musun?
İnsanlığa ikiliği ekenler
Mevla’mızdan şahımerdan âlimiz
Ayrılığa köz ateşi dökenler
Ne olursan gel diyenler velimiz.
Has bahçedir gülleriyle özeldir
Yengin bakışların, oduna düştüm
Rüyalar sualim, meçhul buldular
Divane halime, kendime küstüm
Kanber çiçeğindim, hemen soldular.
Seviyorum diye, ismini güle
Solgun yaz akşamı rastladım ona
Müjgânı altından baktı da geçti
Mis amber kokusu damardan kana
Zerk etti tenime, aktı da geçti.
Mağrur bakışları, endamı ağır
Ey şair! Eğer şairsen yalnız şövalyesin
Küsme yalnızlığına, birde dert etme sakın
Yoksun olsun sahte gülücükler el çırpmalar
Varsın… Unutma çünkü sen yüce bir şairsin
Bu yola baş koydun sonu ölümlü dünyada
Sevgi nedir aşk nedir şairliğince anlat!
Soy aynasına bakıp, teraziye çıktın mı?
Dilinde ezber edip, yıldızlardan buse at
Göklerin zenginliği maviliği tattın mı?
Seveceksen özgürce sor balığı denizden
Ağustosta açmış kanlı güllerin
Al yazma başında bir gelin ağlar
Kutlu kurtuluşta şanlı erlerin
Akıncı boyları pür selim dağlar
Sakarya Sakarya ünler Sakarya
Cennet meyvesinin tadına banıp
Cehennem narına közüne yandım
Hamdım piştim oldum derdini anıp
Hasret rüzgârların sevdası şandım.
Yarabbi düşürme mihneti kula
Şifalı gözlerin ilhamım bandım
Yazdığım şiirim adağım sana
Kadehi lalinde tat aldım yandım
Kazırım adını sunağım tana
Meyve veren özün şahı dalların
Selam durmuş evren hilal bayrağa
O bayrak ki alkan damardaki su
Banmak için yıldız kuşlar kuyruğa
Kutlu ocağına şanlı ordusu.
Eser özgürlüğün rüzgârın şanı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!