Vazgeçilmez dedikleri ne ki!
Vazgeçmekse vazgeçtim, terk eyledim bu şehri
İaşesi aşından yoksun
Tüm tatlı hevesleri zevklerinden
Geceleri eğlencelerinden
Mey aşkı mahzenlerin lali şerbetinden dem
Ahir meyhanecinin maşrapasından dola
Huşu gönlüm iç eylen kadehte kalmasın gam
Boşalsın yağmur koksun mahsule doysun sıla
Aşka niyet yetmişçe üslubuyla yürüdü
Yakmış ay perçemini tütüyor gözlerinden
Kemendini atarak yaylarına sür beni
Ufkun kızıllığına katıyor közlerinden
Küllenerek düşüne zamanına kur beni
Galaksi de geceler yıldızından vurulur
Uyuyanlar uykusunda
Yıldızları saya dursun
Rüyaların duygusunda
Al yüzleri aya dursun
Sabahına sayılanlar
Yağmurlarda üşürdü sevgisiz sevgilim
Sensizliğin donuklaşmış yer yüzeyine yağardı
Beti benzi çekilmiş soyulmuş ağaçların
Kimsesizliğine ışırdı ay dede.
Süslenen hayallerinden içre ben vardı bin bir renk
Gökte uçan nesne, nede bir turna
Güneş batmış çoktan, ne de yıldız var.
Düşlerim dolunay, umudum vurma
Beneği gözümde, şalında iz var.
Güngörmüş bağına, sevda bülbülün
İşit çığlıklarında martıların aşkını
Kanatları (b)indirir nimetleri tuzu aş
Semahını göklere resmediyor nakşını
Mihrican bulutların sürmesine özü yaş
Fecrin aydınlattığı girdaplı gecelerden
Ayağım tuzaklanmış bekliyormuş pusu da
Mezarın kazmalıyım göz bebeğim vuruldum
Kabına sığmaz kanım kalaylansa pası da
Bereketli toprağım servi boyum serildim.
Söylemiştin ya hani tek düştüğüm hayalim
Boğuluruz burgaçları tecellisinde
Kadehlerinden damıtır… İçirir zehrini zaman
Dövünür içimizde durmaksızın dişler
Kabaran iblislerin iştahında pişer
Kazanlarında kanımız.
Zamanın bıraktığı küllerinden medet
Ummak mı zor olandır yanmak mı?
Anıları deşerken bir cimge umutla
Parlatmak nicedir çaba
Sabahına doğacak güneşi.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!