Kara toprak sofrasını kurarsa
Hoş lezzeti tatmayacak can mı var
Sefil âşık hurisini sorarsa
Sualini tartmayacak (z)an mı var
Geçti zaman başağında yaz idin
Yalnızlık Allah’a mahsustur
Koyma Yarab! Kimseyi bırakma garip
Dalından fışkıran tomurcuk goncaların
Solmasın! Toz, toprak olmasın garip
Bu topraklarda uzun havada, halayda çalınır
Kamaşıyor geceler doğuruyor ayını
Manzarası seyirlik sürülüyor gözlerin
Heceli şiirlerin sürgünü mü tayini
Şahdamarı tahtına kuruluyor gözlerin.
Dumanlı dağlarının ocakların ateşi
Yağmurlarıyla ıslandığım suyuna hasret memleketim
Kapaklanarak içtiğim secdesine uzandığım yıllar
İzi kaldı hatıralarımın tutanaklarından
Okuduğum naçar sevda mıydı zamanın alacasında seçemediğim
Kördüğüm!
Şafağında dinmeyen ağrılı sızı.
İçimde bir ürperti beynimde sarsıntı var
İstemiyorum dedikçe beni tetikleyen
Dalıyorum düşüncelere nice ilham var
İçimde bir ürperti beynimde sarsıntı var
İstemiyorum dedikçe beni tetikleyen
Dalıyorum düşüncelere nice ilham var
Öyleyse kavur hamuru! O ateş bende var
Bir türkü çal, ezgisi
Kardeşlik olsun
Çatlasın çatık kaşlar
Yüzleri gül olsun
Bir türkü söyle, ezgisi
Demiştin ya bir gün terkedip gidersen
Bilki seven her halimle bekliyor olacağım
Susuzluk çekeceğim aşkına aç kalacağım
Umutsuzluk olmayacak hiç penceremde
Gelipte ansızın baktığın yine o gece
Yalan dünya bir rüya
Uyan erken bak aya
Resmi berrak ak suya
Sormayasın keramet
Biçersin ektiğini
Kalbim yarıp yâre sırrım söyleyin
Kerbelâ dan beri bu ateş dinmez
Hüseyin’e cellat yezit dinleyin!
Beslense zulmünüz özgürlük sinmez
Turnalar görgüsü döner semahı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!