Sen yoksun ya,
Varlığım sadece göze zuhur eden bir silüet,
Nefes almışlığım aslında bir mecburiyet,
Yaşamak bile hükmü bitmez bir mahkumiyet
Ve gittikçe büyüyen iflah olmaz bir eziyet.
İçimde yollar,
Dışımda yollar...
Değmiyor ne içim dışıma
Ne dışım içime.
Uzadıkça uzuyor yollarım
Kısaldıkça kısalıyor ömrüm,yıllarım..
Yüreğini her daim mavi tut,
Hem de dalgaları umuttan olan en derininden bir deniz olaraktan.
Yüreğinde hep denizin engin maviliği yüzsün.
Üzerine denizin kokusunu serpiştir.
İyot kokusunu taşısın dalgaların kıyılara.
Balıkları mutluluk olsun bu denizin
Zihnindeki karışıklıklardır yollarına dolanan,
İçindeki sıkıntılardır seni tartıda ağırlaştıran.
Düne takılıp kalmışlığındır yarınlarından umut çalan.
Susupta söyleyemediklerindir seni yoran.
Öyleyse kalın bir çizgi çek tükenmişliğinin tüm nedenlerine.
Güneşi sür tüm kara bulutlarına.
Zamanda yol alırken
içinde saklıdır insanın her şey.
Zamanın da,zamanda akıp gitmişliğin de
Paslı bir çıpa gibi zamansızlığa takılıp kalmışlığın da
anlamı en derininde saklı durur.
Hatta durmaksızın dönüp duran
Dün ile yarının arasındasın,
Yani buradasın ,bugündesin.
Aklın dünde,hayallerin yarınlardayken
Bedenin bugündedir,
Bugüne pencerelerini açıyordur hergün.
Hükmün yaşadığın vakte geçer,
Ne zaman,güneşler batırıp
güneşler doğuracağız
uykusuz sabahların kızıl şafakları
ufuklarımıza hükmettiğinde?
Ne zaman suyumuza karışan acılık,
dilimize yapışan paslı kelimeler
Zamanın içinde yol alan insan,
İnsanın içinde akıp giden zaman
Durdurumadığımız,
Hükmedemediğimiz
Durup yaşamın bir kıyısında
sadece baktığımız,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!