Korku hasta,
Öfke yasta,
Ay uykuda,
Yıldızlar dipsiz kuyuda,
Işıklar son perdede.
İçim çıplak,
Yokluğuna;
bu kaçıncı güneşi ufuktan batırışım
Uyku diye gözlerimi uzak,
sisli bir hayaline yatırışım.
Bu kaçıncı bir buz dağının soğuk teninde
kan kızılı yanışım,
Ne zaman biter her gün,
her saniye göğe kan kızılı dağılışım?
Ne zaman biter bu hüzünlü gurbet,
Her hücremi
milyon parçaya bölen
bu iç kanatıcı özlem?
Sendin suskun ,
Ölü şehirlerimin müsebbibi...
Ne zaman gitsen
Bir bir değil
Biner biner sönerdi ışıklar şehirden,
Sönerdi vitrinlerin gözalıcılığı.
Ne zaman seni özlesem;
Limanı denizinden ayrılmış bir şehir oluyorum.
Durup kıyının ucunda öylece bakınıyorum
uzağımdan tüm geçişlerine
Ne limana varabiliyorum sana ulaşmak için
Ne denize karışabiliyorum sende durulmak için.
Ne zordur bilir misin?
Maviye boyanmış bir gökyüzününde
Kefen beyazı bir martının gagasında
Sensizliğin çığlığıyla bağıran bir balık olmak
Ve denizin de senin gibi tüm çığlıklara kulak tıkaması.
Sen,ben,annem ve kardeşlerimle
gökyüzünde yıldız kümesi,
yeryüzünde karalar ile denizlerin birlikteliğiydik babam.
Bazen karanlığı yırtan ışıktın,
Bazen sahili döven dalga,
Bazen de pencerelerimize,bahçemize,
Gün gelir ,
Saatlerin hakikâti vurduğu,
Yolların uzaklığa durduğu vakitte
bir adamın bir kadına yazdığı
okunmayan bir mektup olursun...
Uzun uzadıya yazılmış
Doğdum
Ağladım
Sonra kondu dudaklarıma acemi bir gülüş
Nefeslendim
Büyüdüm, çabuk büyüdüm.
Konuştum,
Sustukların kadar mahkum,
Dile geldiğin kadar özgür,
Hayallerin kadar gökyüzün
geniş ve aydınlık,
Ruhuna çektiğin perdeler kadar
gökyüzün dar ve karanlıktır.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!