Körlük,
Kör olmak,
Yokluğunun körlüğü ile kör olmak.
Kızgın demir ile gözleri dağlanmışçasına,
Küçük bir çocuğun gözüne kaçan sabunun acısıyla,
Mevzide patlayan şarapnel parçasının paçaladığı gözün karanlığı ile körlük.
Ne mi isterdim?
Çıkıp seninle kırlarda
Bir kelebeğin bahara bulanmış renkleri,
Bir çocuğun sevinci ve coşkusuyla
Ciğerlerimi çatlatırcasına
Soluksuz kalıncaya kadar koşmak,
Bir mecburiyetin rehin aldığı ,
Bir suskunluğun kuşattığı bir okyanusta
Issız bir adaya düşmüşlüğün çaresizliğindesindir.
Ufukta beliren o gemiye kavuşmanın mutluluğu
dalga dalga göğüs çeperini dövüp dururken
Meçhule giden o gemiye binememenin kederi
Uçuyoruz her sabah,
Uçuyoruz gün ortası
geceyarısı kaderimize.
Kanatlarımızda hayatın kırıntıları
Üstümüzde zamanın taşınmaz ağırlığıyla.
Kimimiz kalbiyle
Suskun dağ,
Kıraç toprak,
Hasret ovası,
Kıtlık suyu
Müjde!
Yağmur ve ışık bir adım ötede.
Şimdi kim bilir neredesin?
Hangi rüzgâra pencereni açmış,
Hangi yağmura tutulmuşsundur?
Yüzün yine yansımıştır aynalar ve pencerelerin parlak tenlerine.
Eski bir rüyayı büyütüyorsundur belki de saksılarında
Hani benim filizlenemeden soluk kesiklikleri ile solduğum saksılar.
İçimdesin
Yanımda değilsin,
Uzağımdasın
Oysa en yakınımdasın.
İçtesin tende değil,
Özümdesin göz önümde değil.
Ben, aşk derim,
Sen,soğuk bir elveda edersin.
Ben, mutluluk derim,
Umut derim,
Sen,uzaklığa yol gözlersin.
Ben kavuşmak derim,
Ne oldu bu sene bahara?
Yine soğuk bir kışın koynunda unuttu bizi.
Yine çelik kelepçeler ile sabırsız bekleyişe zincirleyip
İki elimizi böğrümüzde bıraktı
Ve öylece perişan etti bizi.
Baksanıza!
Ne güzel kardeştik seninle,sizinle,sizlerle.
Boğazımızdaki haramsız lokmayı,
Yüreğimizdeki tortusuz sevgiyi,
Bin parçaya bölüp
Bin yetime yedirir,
Bin öksüzün kalbini doyururduk gönül lisanımızla.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!