Ah Sevgili ah,
Bilsen sevdadan yana
Yana yakıla kaç ateşi söndürdüm yürek otağımda
Kaç geceyi ateşli havaleler ile geçirdim,
Kaç mermi ateşledim yokluğuna,
Kaç kez vuruldum,
Gökyüzünü gözlerine,
Gözlerini gözlerime,
Seni korkuluksuz içime,
İçimi ise sözcüklere
Ve tutuşan dizelere sığdırdım.
Oysa ki ne ben sensiz
Giden değil
Kalandı aslında en çok giden...
Kalandı; gidenin ardından bakınıp
kendinden,şehirden,
varlığa dair her yerden giden.
Kalp gözüyle bakmak gerekir hayata,
olaylara,insanlara
Sebeplere ve sonuçlarına.
Çünkü kalp sadece bedenin değil
ruhun da merkezine konulmuştur.
Gözle bakmak görmeye yeter.
Aslını arayan bir gölgenin izinde
senden sonrası bir masalda yitirildim.
Kendini aramanın,
Kendine ulaşmanın göçlerindeyim.
Gün ışığının zamana her çentik atışında
Dönüp dönüp bakıyorum ufuklara
Ölüm kusan makineli tüfek gibi
Delip geçerdi özleminin gri kurşunu tenimi.
Daha mevziden doğrulmadan
Saplanırdı yokluğunun şarapnel parçaları ruhuma.
Saplanınca ince bir sızı yol bulurdu zihnimde
Ve
Aklım yollarında
Yüreğim sende
Gözlerim gözlerinde rehin kalmışken
Söyle hangi gidiş,
Hangi elveda koparır ellerimi ellerinin izinden?
Hangi kırılan kalem
Kimse bilmez
Kimse görmez...
Sen dahi bilmezsin
Sen dahi görmezsin
Bir güneş olup
Her sabah günüme
Gel,
Yaşamaktan yana
tek çıkmazım ,tek kördüğümüm...
Gel,
Sevmekten yana
tek durağım,tek ırağım...
Böyle olur,
Böyle boğulurum her seferinde.
Ne zaman konuşmak istesem
Daha sözcükler;
zihnimden dilime ulaşamadan
Donuklaşır, kaskatı kesilir,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!