Giden gün ise;
Merak etme gecenin son durağından sonra gelir yenisi.
Giden gençliğin ise sararmış yapraklarla kapını çalar sonbaharın gelişi.
Giden ruhun ise terk edilmiş ölü bir şehirdir bedeninin her bir nefes alışı.
Giden karakterin ise hiçbir anlamı yoktur geride kalanın.
Giden vicdan ve merhametinse korkulu, dipsiz bir kuyudur yaşamışlığın ve varlığın.
Kendisi gider
Yarası kalır.
Yarası gider,
İzi kalır.
İzi gitse bile
Yine de sızısı kalır.
Sen gidince güneşim gitti gün ortası,
Sonra usulca söndü yıldızlarım.
Gökte dolunay,pencerede ay ışığım gitti.
Gidişinle birlikte gecem de gitti.
Sen gidince kıtlığa uğradı tarlalarım,
Geç, git yüreğimden...
Kalmasın sesinin gölgesi dahi kulaklarımda,
Kalmasın hiçbir vakitte izin.
Gözlerimden çekip çıkar
bakışlarının keskin uçlarını
Çekip çıkar yüzünün her hâlini.
Sanki bir boşluktum;
dolduğumu sandığım her mekânda.
Sanki bir yokluktum;
yaşadığımı sandığım zamanda.
Tanımsızlıklar içerisinde kördüğümdüm.
...
Giderken,
Sen giderken,
Tüm dönüşleri kapatarak,
Tüm şarkıları susturarak gittin.
Oysa ki
Hiç gitmedin ki benden.
Elimde tenha bir valizle,
Rüzgârın yapraklara değmeden gidişi gibi sessizce gidiyorum.
Geride okunmamış satırlar,
Kitapların arasına sıkıştırılmış sözcükler,
Soğuk duvarlara teslim edilmiş sıcak sevinçler
Ve vaktinden çok sonra yazılmış şiirleri bırakarak.
Gitme,
Ne olursun gitme.
Gidersen de
Gözlerin günün en sıcak anıyken gitme.
Karanlığın sofrası tüm doyuruculuğuyla gökyüzüne serilip
Aç yarasalar kansıza diş geçirende git.
Gökyüzünü tutamazsın belki
Ama içinde bir gökyüzü tutabilirsin...
Sığdırabilirsin yüreğine gök kubbeyi,
Güneşi ve bulutları,
Buluttaki yağmuru,
Yağmur damlasındaki gökkuşağını...
Ah şu gözlerin yok mu şu gözlerin!
Her şeyin başı ve sonu olan gözlerin.
Kale burçları gibi süngülenen
kirpiklerinin kuşatmasındaki gözlerin.
Bakınca kaybolduğum,
Bakmayınca daha çok kaybolduğum.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!