Aydınlatırken en zifiri karanlıkları ışıklar
İçindeki karanlığa hangi ışığın sözü geçer?
Çepeçevre kuşatmışken her yerini
boğucu bir yalnızlık,
Rehin almışken her yerini sancılı bir hasretlik
Özlemin çelik zırhını hangi gelişin sevinci yırtıp atar?
Uykusuz gözlerle uyandım uykusuzluğumdan
Uyandım da fikrime düştü bir çiçeğin varlığı
Sonra düşlerime yol,
Yüreğime ses oldu bir demet çiçek.
Şimdi bir çiçekle kapını çalıyorum gecenin bir vakti.
Sessizlikten örülü sesime sözcük,
Ah be insanoğlu hadi içtiğin süt çiğdi.
Peki zihnin neden bu kadar çiğ kalmış?
Baksana yaşadıklarına dair hiçbir iz kalmıyor hafızanda.
Hep unutmuşluğa gözlerini yumup
Düşünmemişliğin kıyılarında uyanıyorsun her gün.
Ondandır düşünceler âleminden firariliğin.
Korkuyorum,
Salkım salkım sevgi tatmak için
Bakındığım korkuluksuz gözlerinde
Gözlerinin pencerelerini bana sürgülemesi.
Korkuyorum,
Yokluğunda hiç bir şey değişmedi
Dünden,bugünden,yarınlarımdan.
Yine yokluğunun,
Yine özleminin,
Esareti yaşanır dört duvar arasında.
Her yer nefessiz,
Değişen bir günün
en tenhasındayken,
en siyahlığındayken vakitler
takvimlerden ve ömürden
bir yaprak daha kopup gider
zamanın çıldırtan sessiz tünelinde.
Sisli bir sabah,
Gün en tenhasındayken gözucunda
Uyanıver Mayıs güneşiyle.
Siliver hüzünlerini yüzünden,
Dokunup merhem ol yüzünde akis eden kalbinin ince kırıklıklarına.
Fikrinin ince gülleri
İsterdim şimdi güneşli bir sabahın duruluğunda
Bahardan devşirilmiş bir güz günü
Seninle karışmak şehre,
Karışmak şehrin sokaklarına...
Bir masaldan bütün çocukların uykularına,
Bir uykudan en güzel rüyalara adımlamak her vakti seninle.
Sevgili,
Benimle suyun dilinden konuş.
Cümle cümle akan
bir nehir ol susuzluğuma.
Kuruyup gitmişliğimi sözcüklerinle gider.
Yıka,durula,arındır beni.
Bak , doğdu işte güneş...
Bitti gece,
Bitti karanlık...
Silindi siyahlık,
Silindi gecenin zifiriliği,
Silindi suskunluk şehrin her sokağından.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!