Bu sabah güneşten önce uyandım.
Bir baktım;
Yağmış üstüme dünden kalma
bulutsuz bir yağmur...
Tutulmuşum gece gibi netameli bir sağanağa.
Sıyrılmış üzerimden yorgan
Dün;
Sürdüğün çiçek kokusu,
Üzerindeki kuzu postu
Ve sesindeki güzel sözcüklerin sihri ile sen,
Beni
Bir uçurum boyunda,
Hiç olur mu düşün kanadı? diye sorma,
Bembeyaz kanatlı bir martıdır düşler.
Umut oldukça gerçekliğe kanat çırpar,
Yırtıp durur gökyüzünü bir uçtan diğer uca,
Bulutlara çıkar,yıldızlara uzanır.
Dokunur şafak vakti kanatları tan yerine
Bir kuş olup ne zaman özgürlük denilen
o gökyüzüne çıksam
Ve durmaksızın sana kanat çırpsam
kırılan kanatların taşıyamadığı bir yük oluyorum
kendime,kendi kanatlarıma.
Ve düşüyorum her havalanışımda
Uyudum düşündüm
Uyandım düşündüm...
Kalktım,oturdum düşündüm.
Hep seni düşündüm...
Yürüdüm düşündüm,
Durdum düşündüm...
Ey Sevgili,
Yaşlandığın kadar değil yaşadığın
kadardır yaşın ve ömrün
Ömrün ise sevdiğin ve sevildiğin kadardır.
Sevginin yüksek tepelerinde
korkusuzca kendini bırakıver kalp çekimine.
Gelirsen,
Biter bu asırlık göçlerim,
Biter yarınsız geceyarısı ölümlerim.
Biter de bakarsın ki bahar gelir hasretine tutuklu yüreğime,
Boyanır baştan başa gökyüzüm,
Kuşlar konar parmaklıklarıma.
Ellerin vardı senin...
İnce dal zarifliğinde,
Yağmurlardan sonra göğe serpilen
Buğday başağı güzelliğindeki ellerin.
Değdiği her yere şifa götüren,
Nasırlı,çatlak ellerimi iyileştiren
Düşer sesime ölü bir sessizlik,
Buğulu camlar birikir gözlerimde.
Gri ve soğuk sokaklar dizilirken önümde
Uzar içimde özleminin gölgesi.
Kaybolurum ıssızlığında sensizliğin
Göçerim soğukluğunda yokluğunun her mevsimi.
Soğuk ve ölümcül bir elveda ile başbaşa bırakarak,
Zehirli bir kederi tüm ruhuma giydirerek gittin.
Oysaki hiçbir şey değişmedi gidişinden bu yana.
Ne ben sevdana elveda dedim,
Ne de sevdan bana ayrılığı sundu bu sürgün masalında.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!