Teröriste terör satarken yakalanan bir gurup (vatan haini-çocuk katili) kiminle sidik yarıştırdıklarını bilmedikleri için, suçlu bulundu. Bu olay demokratik bir ülkede yaşandığı için suçluların yargılanması gerekiyordu. Bir anlık duruşmada, hukuk kurallarının tümü ‘işletildi’. Bilgisayar devri bu hızı da mantıklı hale getirdi. Gereği düşünüldü: Suçlu, işi bitmiş olarak ‘eşek adasına’ sürülme cezası aldı. İşi birmiş olarak düşünülen birinde bile ne işler varmış ki, o ada yeşerip üne kavuştu. Bir kaşık suyu bile çok gördükleri o kişiye, koca bir adanın hibe edilmesi, diğer vatandaşları kıskançlık içinde kıvrandırdı…
Tarih boyunca hep bedava arsalar üzerine yerleşmeye alışık olanlar, bu adayı kendilerine hak gördüklerinden, onlar da, teröriste terör satmak için, olanca gayretleriyle çabaladılar. Otağ çadırlarını, tanrıların karşısına diktiler. Gündemi sidik yarışı belirleyince, kıskançlar da kendi aralarında bu savaştılar hem cephe oluşturdular. Bahçeler, denizler onlara dar geldi. Kılıçlar çekildi. Ama ‘’papaz pilavı bir kere yer’’miş. Bu defa tarihten ders alanlar, bu pilavı yemediler. Satılan terörü kabul ettiler. Onları da yedeklerine alıp güçlendiler.
‘’Doğa hiçbir şeyi ölümsüz yaratmaz! ’’ dediler. Biz de doğanın bir parçası olduğumuza göre(!) öldürmek görevimizdir. Ama düşünmediler ki, öldürdükleri de kendileri gibiydi…
Yani öldürdükleri de doğanın bir parçası… Göremezlerdi ‘nar’ları ‘sis’ içindeydi. İkisini bir arada görüp, kendi aynalarında bütünleştiremediler. Her şey, bütün dünya onlar içindi…
Kendilerinden başkasına hayat hakkı yoktu onlar için. İnançlarına göre ‘sevgi’ esastı ama
Okumak için gerek yok tanrı gücüne
İnsanın, ’niyet’ denen kara kutusunu
İnanmamak mümkün mü şu ‘niyet’e?
‘’Bölücübaşı! ’’ diye, uyarılır beş duyu
Hem de kolları sıvayacaksın çözüme…
Hem perhiz, hem uçur rakıyla turşuyu.
Topkapı sarayı
Etinografya müzesi
Süleymeniye camisi
Aşınmış mermerlerin yarısı.
çıkarın ayaklarından!
Yaşı daha on üç
Yüzü yağ içinde
onu tanımak güç
Ekmek peşinde
En altta hiyerarşide
Kamil-i Devlet Baba
Senin için,
Hazırlandık sınava…
Nirvana-Faşingtona
Kamil-i insan ola
Oraya ulaşınca…
dört yaşlarında
babasından aldı ilk dersi.
hiç oyun oynamamıştı daha
Çamurdan yaratıldığını öğrendi.
iki şeye önem verdi,
çamura ve allaha.
B derneği
K partisinin arka bahçesi
E derneği
D partisinin arka bahçesi
G derneği
M partisinin arka bahçesi
Tanrım ilk senin kitabını tanıdım.
Yalan söyleme çarpılırsın dediler.
İlk camide çalındı ayakkabılarım.
Çocuk bu, yalan söyler dediler.
O günden sonra,
Dedikodu kadar tatlı,
tembellik kadar huzurlu…
kahkaha kadar hareketli.
Aradığım böyle bir sevgili…
bunları bulursam eğer
ne yapayım evliliği?
Tırnakla kazınarak kazanılır özgürlük
Özgürlük düşmanlarının egemenliğinde.
Operasyonlarında suç aletlerini gösterdiler
Tırnaklar dolu çıktı, her birinin ellerinde…
Camdan, ‘’İşte suç aletleri! ’’ diye höykürdüler.
Sevdiğimiz bir abimiz kendisi. Bir grupta yayınladığı şiiriyle tanıdım kendisini. Mizahı kullanır şiirlerinde, bununla birlikte duygusal şiirleri de yok değildir. Popüler şiirleri de var, güzel tabi. Ayriyeten grup da kurdu sağolsun, ne de olsa mizah seviyoruz.