Yılları ve ömrün sınırlarını düşünmezdim
Gençliğimde geçmezdi günler ve dersler
Şimdi, en çok ulaştırma bakanını severim
Daha otuz beşinde yolun yarısı dediler…
Çalışkan bakan aklıma gelince gülüveririm
Şirketiyle, binlerce kilometre yol döşediler
Metropol şehirde baba olmak
Güney Doğuda anne olmak
Dünyada vatansız olmak
Köyde topraksız olmak
Türkiye’de Kürt olmak
Gecede ışıksız olmak
Ana hukukun ırzına geçildi
Piç oldu bütün uygulamalar
Sahiplenen olmadı fiilleri
‘Derin devlet’e sığındılar
O küçüldü, azaldı derinliği
Artık gizlenemiyor kirleri
Sıkısınca, sıvılaştığından
Bizde su gibi politikalar
Akıp gidiyor durmadan
‘’dün dündür! ’’ diyorlar
Tiksinerek boklarından...
Öyle seviyoruz ki enayilikleri
Bize sadece kutlamak düşüyor yenilikleri
Yeni yıla, yeni yeniliklerle giriyoruz,
Yeniliklerimize organ nakliyle başlıyoruz
Sünnetten kopan ucu asgari ücrete ekliyoruz
Köyün camiden çıkan cemaati hocaya her şey söylerler. ağır namaz kıldırıyor, sesi gacur gucur çıkıyor, zor eğilip doğruluyor… Hiç mi iyi tarafı yok hocanın… Bir kere aleyhte konuşmaya başladılar mı çorap söküğü gibi gidiyor. Sanki balıkçı bunlar. ahtapot tutmuşlarda, yumuşatmak için kayalara vuruyorlar.
Her biri ayrı ayrı daha sert vurmak için yarışıyor.
- Selim, burada aklınıza geldiği gibi konuşursunuz da camiye gidinde nefes almaya korkarsınız,
dedi. diğerleri bir an için sustular. Bunu hiç akıllarına gelmemişti.
- sahi biz camiye girince neden hiç konuşmuyoruz. dedi Selami
- Cemil, Günah dedi.. ‘a’yı uzatarak
Kendime geldikçe anladım ki, cennetteyim
Gitmek için
Ömrümün yarısını verdiğim yerde
Çok güvendikleri için bana
Ranzayı bağlamışlar koluma
Benden fazla
Dünya sosyal formunun açıklamalarına göre, Türkiye dünyada ekonomik büyümede
17. sıradaymış…
Fırsat eşitliğinde 134 ülkeden 131. sırada (5 yılda 21 basamak gerilemiş, yani ampul)
Eğitim alanında 109. sırada…
Siyasette 99. sırada
Sağlıkta 66. sırada
Laf yapmaktan çok iş yapmayı seven bir iktidarın başı olarak, lafı gevelemeden doğruca konuya gireceğim… Vatandaşlarım beni anlar… Bizim işimiz hizmet, laf değil…
Yeşile olan bağımlılığı ile tanınan Kaşyapan’ın, bu bağımlılığını eleştiren muhalefet milletvekillerini, cahillikle suçlayarak sözlerine şöyle başladı.
İnsanoğlu haindir, her girdiği yeri batırır.
Büyük şehirlerin gürültüsünden kaçan insanlar doğanın en güzel yerlerine gidip orayı da batırıyorlar. Çöplerini bırakarak, tuvaletlerini yaparak, taş, tuğla ve betonla donatarak oraları da yeşil olmaktan çıkarıyorlar. Yakıp, yıkıp, talan ediyorlar… Satıp savıyorlar… İmara açıyorlar… Yalan mı efendim? Yalansa yalan deyin! Biz sapına kadar yeşilciyiz, iktidar sıralarından alkışlar…
Tekrar biz sapına kadar yeşilciyiz, dedi ve şöyle devam etti…
Padişahın şamar oğlanları ne ise, silgi de öyleydi özel kalem müdürlerinin elinde, onları hep silgileri kemirirken bulurduk yerinde… Silgiler engel oluyordu onların hap yapma faaliyetlerine… Hap imalatı araçsız yapılabilen tek imalat… Ama teknolojiye karşı ayıp olmasın diye, silgi girdi daha sonraları devreye,
Zaten elbirliğiyle kabul edildiği üzere, bu yakışırdı koca koca özel kalem müdürlerine… Yoksa maaşı hak etmek için zılgıt çekerlerdi kapıdan içeri girenlere… Şu bilgisayar çıkalı ne silgi kaldı ne kalem… Bir imza atmak için bile, yerine göre dört oda dolaşıyorlar, kalem bulalım diye… Müdürlüklere tüneyenler…
Bilgisayar kağıt tüketimini azalttı. Kağıt tüketiminin azalması demek ağaç tüketiminin azalması demek.
Kalem de silah olmaktan çıktı böylece, aksesuar oluyor burna, kulağa,.öte…
‘’Her ağaç bir insandır! ’’ sloganına anlam veremiyordum daha önce, yığın yığın kesilmiş ağaçlar gelirdi gözümün önüne, meğer insan kıyımına alıştırmak içinmiş bütün bu çabalar… Öyle ya ucuz şeyler için atılmaz önemli sloganlar. Şimdi her yer yığın yığın insan kütükleriyle dolu, kesilmiş ve kesilmemiş… yer üstünde boş alan kalmadığı için gizlenmiş bir kısmı toprak altına… adresi bilinmeyen kayıplar… Ağacın kurdu yine ağacın içinde saklıymış...
Güç karşısında iki büklüm olanlar, dik durmayı başaramayanlar, dik duranlara benzemek istememekte haklılar. Gövdelerine bakınca diğerlerinden farklı oldukları hemen sezilmeliydi… İçeriği okuyup anlamayanlar için biçem çok önemlidir. Hatta içerik hiç yok sayılır. ‘Edebiyatçı’ dostlar bile buna bayılır.
Sevdiğimiz bir abimiz kendisi. Bir grupta yayınladığı şiiriyle tanıdım kendisini. Mizahı kullanır şiirlerinde, bununla birlikte duygusal şiirleri de yok değildir. Popüler şiirleri de var, güzel tabi. Ayriyeten grup da kurdu sağolsun, ne de olsa mizah seviyoruz.