İngiliz general,
işlediği cinayetler,
ve üzerindeki elbiseyle ölçülen değerini itiraf ediyor.
işkence gören direnişçiler, kameraya yakalanmış,
İngiliz generalin, söyleyecek başka sözü kalmamış.
Suçüstü yakalanmış, ama bu yetmiyor
İnsan birey olarak dünyaya gelmiştir. Hayatta kalabilme mücadelesinde doğa güçlerine karşı güçsüz kaldıkça örgütlenmeye başlamıştır. Aileden başlayan bu örgütlenme klan, aşiret gibi aşamalardan geçerek en modern şekli DEVLET örgütlenmesine kadar uzanmıştır. Yani devlet kurmanın amacı bireysel olarak çözülemeyen sorunların toplumsal olarak çözülmesini sağlamaktır. Ama devlet örgütlenmesine kadar gelinen aşamalarda hep bir lider, etkili güçler olmuş, onlar da toplumları kendi çıkarlarına göre eğitmeye, kurallar koymaya başlamışlardır. Biz uzağa gitmeden en modern şekli olan devlet örgütlenmesinin bilinen önemli filozofunun (Platon) bu konudaki kuramına başvuralım.
Platon insanların yönetilmekten önce tutkularını denetlemeye gerensinmeleri olduğunu düşünür ve aşırı gülmeyi sanatta dahi küçümsediğini yazar.
‘’Devlet yetkeye karşı böyle bir tehdide tahammül gösteremez. İktidarın sahibinin ‘’karizmasını’’ yıkacak tehlike, nereden geleceğini bilemeyeceği ve belki de fısıltıyla yayılan ya da akıldan geçen kendisi ile ilgili gülünesi şeyler olacak.’’
Platon bunun farkında olarak korunması gereken ‘’devlet’’e karşı gülmeceyi kontrol altına alacak kurallar geliştirmiştir.
Ortaçağda, insanları kontrol etmek için en vahşi uygulamalar doğal karşılanmıştır. İnsan, kuşku duyulan her hareketinden dolayı ölümle cezalandırılmış, elleri ayakları zincirlenerek kontrol altına alınmıştır. Bu ağır baskılardan korkan insan hayatta kalabilmek için, kendi kendini kontrol etme zorunluluğunu duymuş ve bu genlerine işlemiştir. Modern toplum dediğimiz toplumumuzda buna ‘’otokontrol’’ denilmektedir.
Mantıklı otorite, hem otoritenin hem de ona maruz kalanın eşitliği üzerine kurulmuştur. Bu ikisi arasındaki tek fark her ikisi arasındaki bilgi ve becerinin birbirinin farklı olmasıdır.
Ey siz gömülmemiş cesetler,
Ey siz makine parçası etler,
Yer üstünde kurtlardan kaçarsınız
Yer altındaki kurtlar bekler
Kaçmak kurtuluş değil
Kılıcı çeksin o bilekler
Onun elinde,
Yeteri kadar,
Destek ve manivela yok.
Ama sözcükler çok
Sözcüklerle uğraşıyor,
Uyuz, kaşıdıkça haz duyar uyuzunu
Haz duyar bazı insanlar yara büyüdükçe
Her açılan yaradan bir umut doğar asalaklara
Döner etrafında sinekler, kargalar, akbabalar
Bazen kol kola girer yaralı salaklar ve asalaklar
Mistik toplumda kaçınılmaz sorunlardır bunlar.
heyelan bölgesine,
gönüllü ormancı olmuş,
bu işe kendini adamış,
öyle ağaçlar yetiştireyim ki,
hepsi kalem gibi olsun demiş.
yetişenlere kafayı takmış,
Son güldürenler!
İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın 'Eylem yapan bazı öğrenciler kendilerini yere atıyor' açıklamasının ardından, polis kuvvetleri, zemini ayaklarının altından çekip aldı.
MEB, öğrenci eylemlerini önlemek için, eğitimi de bedelli yapma önerisinde bulundu.
Karşıdan bir kadın gidiyordu, eli çocuklu,
Aniden bir adım ileriye sıçradı, top gibi…
Çocuk olduğu yerde kaldı, gözleri buğulu
Meğer arkadan araba vurmuş poposuna,
Kan dökülmedi, kol kırılmadı ya, önemli mi?
o gün
hak alma günüydü
birleşip kendi gibi olanlarla
hak etti ölümü
çıkınca meydana
kara toprağın kara bağrını kara sabanla süren köylüler
işte! onlar şimdi 'vatan haini'ler
yer altının derinliklerine girip
sivri kazmalarla, kara ciğerini söken işçiler
işte! şimdi onlar 'vatan haini'ler.
Sevdiğimiz bir abimiz kendisi. Bir grupta yayınladığı şiiriyle tanıdım kendisini. Mizahı kullanır şiirlerinde, bununla birlikte duygusal şiirleri de yok değildir. Popüler şiirleri de var, güzel tabi. Ayriyeten grup da kurdu sağolsun, ne de olsa mizah seviyoruz.