Şafağın doğum sancısını çeken
Gecenin, en kuytu karanlığında
Ruhlarımızı saran lanet ihtiraslar
Yüzünden,
Kaybettik... Ve şimdi,
Geç kalınmış bir zaman diliminde,
Bir zaman gelir
Bir bakarsın
Tek başına ilerliyorsun,
- doğru- bildiğin, yolda...
Korkma,
Yalnızım diye...
Masanda demli bir bardak çay
Cebinde bir paket sigara
Bir de yanında sevdiğin kadın varsa
Ne diye saldırıp durursun dünyaya?
K.E.
kuş uçmaz kervan geçmez
tarlaların korkulukları gibiyiz:
iki yana açılmış kollarımızın
birinin ucunda yalnızlık ,
ötekinde çaresizlik!
Ve ortasında bedenlerimiz;
Göçmen kuşlar gibi,
Hep birlikte havalandık,
Hep birlikte koyulduk,
yola...
Ve hep birlikte ayaklarımız kesildi,
yerden.
Git gide, düşüncelerimin
labirentlerinde kayboluyorum!
Yöneldiğim her çıkış, uçuruma
çıkacakmışçasına
Geri dönüp, bir başka çıkışa
yöneliyorum...
Olabildiğine masmavi gökyüzü
Sırt üstü boylu boyunca uzanmış,
Gök yüzüne b/akıyor deniz...
Gözleri mavi.
kuzeylisi horon teper
güneylisi kaşık tıklar
doğulusu halay çeker
batılısı zeybek seker
herkes bir neşe içinde,
ve bu ülke benim ülkem.
Çocuktum.Henüz okula gitmiyordum.
Elimde; çatalı kızılcık ağacından,
Lastikleri kırmızı,
Taş haznesi siyah meşinden, bir sapan:
En büyük kuşu avlayıp, mahalledeki
abiler gibi "abi olabilmek" için,
Ah be! yanlış zamanda,
Yanlış coğrafyaya doğan kadın...
Yağmurunda ıslanmasam da
Gök yüzüne umut eker, bakışların...
Hele bir de kendine has gülüşün var ki;
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!