bakışlarında öyle bir mana var ki;
derin mi derin, çözemiyorum.
niyeti gitmek mi, kalmak mı
nedir?
bilemiyorum.
ve,dudaklarında öyle bir söz var ki;
Karanlık basınca dağlara
Tütünü tenin
Dumanı ayrılık kokan
Bir cigara düşer aklıma
Ve alev olur çakmağımda,
Gözlerin...
Ah be yanlış zamanda,
Yanlış coğrafyaya doğan kadın.
Yağmurunda ıslanmasan da
Gök yüzüne umut eker, bakışların.
Hele bir de kendine has gülüşün var ki;
Bir değil, bin ömre bedel...
Ben dindar değilim,
Fakat:
İbrahim de, Musa da,
İsa da,Muhammed de
benim...
Ve "En-el Hak" diyen,
İçime hapsoldum.
Yüreğim,
paslı ranza.
Soluk saman sarısı,
düşlerim.
Sığırcık kuşları,
Yıllarca acılarla kavurup
Zulüm yağmurlarında
Yıkadılar ruhumuzu...
Ve biz;
Aydınlık günlerin umuduna
Kan kızıl küllerimizi güneşe savurup,
Mallar mülkler
Aş(k)lar paralar
Dağlar ovalar
Nehirler göller...
Ve dahi,
Dinler kitaplar senin...
kaç çınar ağacını katlettik,
sırtımızı dayadığımız.
kaç denizi çöle çevirdik,
geleceğimize ufuklar sunan.
kaç barış elçisi güvercini
deniz mavi,
kadın kırmızı elbisesini
çıkarttı.
ve ölüm sessizliğinde
mora çaldı,
bir adım ötede,
Şafağın doğum sancısını çeken
Gecenin, en kuytu karanlığında
Ruhlarımızı saran lanet ihtiraslar
Yüzünden,
Kaybettik... Ve şimdi,
Geç kalınmış bir zaman diliminde,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!