İnsanın eli dursa, durmuyor hiç dilleri
Bıçak yarası geçer, ya dillerin yarası
Nasılda belli olur gönüldeki yerleri
Yıllar yılı geçse de iyileşmez yarası
Akıl giderse bir an mecnuna döndüğünde
İzindeyiz ATAM, diyenlere bak
Hepisi izinde yürürler ATAM
Dillerden düşmeyen sevgiye bir bak
Özgür yürekliler izinde ATAM
Taşı taş üstüne koyan yiğitler
İZMİR İÇİN TÜRKİYE AĞLAR
Gecenin karanlığı terk ederken üstümden
Seher vaktiyle birlikte estiriyor serin rüzgarları
Güneş tüm parlaklığı ile doğarken İZMİR'in üstüne
Masmavi deniz göz alıyordu adeta
Egenin incisi, Türkiye'nin göz bebeği
Kabak çiçeği gibi, açılıp saçılınca
Bin bir türlü kokuyu, çevreye saçıverdi
Soylu soysuz cümlesi, afallayıp bakınca
Edep haya bilmeyen, meydana dalıverdi.
*
Üç beş satır cümleyle, ilim irfan sahibi
Yine geldim sabah erken huzura
Senin ile dostluğumu kurmaya
Muhabbetin en güzeli yapmaya
Avuç açtım bekliyorum huzura
Çeker beni sana doğru bir kuvvet
Gölgesi serindir çınar ağacı
Sırtımda yüklerim yürekte sancı
Dostlarım veriyor her gün bir acı
Buralardan başım alıp kaçayım
Şu yüreğim yıkık dökük virane
El alem büyüterek, Pireyi yapar deve
İçini yağ doldurmuş, dağ keçisi sanıyor
Elleri hep tetikte, girmişler siperlere
Tuttuğu her bir yerde, çalıp ordan kaçıyor
Elin tavuğu ele, nedense kaz görünür
Kaç Kadın Daha
Bir yıldız kaydı diyorlar
Kayan yıldız değil ki,
O bir can
O bir kadın
O bir anne
Kader yazılırsa insan alnına
Sende kaçamazsın ey deli gönül
Sevdiğini söyle ki çıksın karşına
Sevdadan kaçılmaz ey deli gönül
Gönül geldi geçti bir gaflet ile
Kaderimiz ağlamak mı
Eli kolu bağlanmak mı
Zalimlere dağlanmak mı
Kader bize sus mu dedi
Edebimden susuyorsam




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!