Tanrıkuş dağına usul usul
Bir yeni iklim tırmandı
Ve oradaki son yaprak
Acı yeşilden kuru sarıya
Ömrünü tamamladı...
Şiirin terkisine bindirince gamları
Bir mahmur hüzün olur uçar tüy kanatları...
En içkin bir tutkuyu silker gibi
Ve hiiç umursanmadan
Bir zaman aşımında inmek Kopenhavn’a
Ve mevsimsiz bir güneşi
Sürükler gibi
O günler eskide eskiden öte
Kadıköy’den Moda’ ya
Tenteli tramvaylarda hâlâ
Tangolar vardı
Ilık ve serin yaz poyrazları
Üç dakikalık bir danstan
Yine bir tutsak duruşu
Bahar çalgılarının ardına
Yosunlu zaman örtüleri
Ve geveze bir güneş gibi
Dikildi geldi
Çeperini abartma hiç tutsaklığın
Dağlar var ki bir salt suya delinir
Hem itisi hem dürtüsü çek git diyene
Çember var ki bir söz olur girilir
Ve zaman başlamalı bir yerde
Güzelim sessizlikler ardından
Üç boyut, susunca içinde
Zamana başlamalı
O zaman
Bir eylemi kayıtlar gibi
Siz söyleyin uçukluk ne renktedir
Her rengin üstüne bir gülüşler
Yoksa o devinim, o ivme midir
Her rengin içinde
Coşan ritimler midir
O ritimler üstünde
Son sözümü sana yazardım sevdiğim
Son bir sözüm kalsaydı
Gecenin ışığıyla eğer
Umutlar yaşasaydı
Tanrı, doğa ve yer yer
Çitlembikler
Soyut sonsuzluklar mı gerek bana
Külleri mi düşlerin
Bir buruk itimat bellekte
Yalvar yakar gidiyor.
Çağıl çağlayanlar



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!