Yorgun güneş, yorgun sular
Suskular doruğunda
Buğulu pembe bulutlar
En eski anılardan
Dikey kuş kanatları
Sarayburnu önünde çırpınan ruhlar
Önce dostluklar bitti
Sonra renkleri öldürdük
Ayrılmak zamanı geldi artık eski pencere
Özleyeceğim seni
Belki ölürken bir salise gerçeğinde
En sıcak sesleri susturdu
Renksizliğin renkleri
Bu bahar, gri geldi
Gri, siyah üstüne...
Gri kuşlar siyah çiçeklerde
Bir otobüstü gider
Sonsuza son durak
“Dört Mevsimler” içinden
Bir beşinci mevsimdi, senin elin:
Sıcak, yumuşak
Hiç bitmeyecek..
Bugünü görmek güzel kardeşim
Bugün düne benzemez
Yarından da farklıdır
Bugün belki gündemde
Küçük mutluluklar
Bir sarı kır papatyası
Bitti artık bütün aşklar
O şiirler eskidi
Gönül bir ince narin kuştu
Karanlığa uçtu gitti
Çağla yeşilini sil at paletinden
Karadır kavruk yangın yerleri
Kanları kül döşek
Sen fırçana acı sarılar dola
Hüzün sarıları, çorak sarılar
Eski bir kapı dekoru gibi
Bu sahneyle bağlantım
Oyun bitti
Kara perde birazdan
Son defa inecek,
Uçuk pembe bir renktir
Gel de tanımla
Kırmızısı ne kadar
Beyazı ne ölçü
Ya aktan çıkarsan yola
Hangi yollar gerek ala varmaya
O eski yasak kapılar ki
Artık bir bir açılmada
İçlerinden teker teker:
Parçalanmış hayaller
Unutulmuş düşler



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!