Bu sabahlar koyu demler
Bu sabahlar kaçış
Bu sabahlara sığmadı öykümüz:
Bitişe açılan pencere
Güneşi tuttu
Gök artık kara...
Beyaz sevgi düşleri
Sisler, sisler ötesinde
Ortada bucaksız dalgakıran
Ben artık yokum küçük meleğim
Kumsalında yürüdüğümüz
O sonsuz denizler şimdi nerede?
Görüyorum rotayı çevirdiniz açığa
Rüzgârı arkanıza aldınız
Pupa yelken
Dümen yeni ufuklara
Ufuklar ardında sonsuz ummanlara
Bu gemi gider
Hiçbir sivrisi yok artık pişmanlığın
Bir düz kesim gider işte
Bir taşımlık öfke bu
Kaynatmanın neresinde
Şık değil zevkse bu
Sızılardan zevk mi olur
Bugün
Güneş Portekiz’de batarken
Elinizde değişim çizelgeniz
Huzuruma geldiniz
Ve burada hava
Sizden önce kara iken
Sıkıntı güzü öldürür
Yaprak yaprak
Bir sarı toprak
Güz ölüsünden
Kış açar
Yabana dek
Sevgiyi yazıyorum
Yazdıkça
Büyüyor sevgi
Sözler küçülüyor
Öyle ki
Bir zaman sonra
Bu solgun sarı üzerine bindir kalan renkleri
Biçimler kaybolsun
Bırak dışarda kalsın o tutku renkleri, duygu renkleri…
Tablonun adı:
“Çıplak umutsuzluk” olsun;
Arkalara attık çocuklar
Gökyeşil dağlardan köpüklerle
Masmavi umutları
Doruk çamlarından
Çiğ yankıları
Buğulu töreler
Bir beşik tıkır gıcır
Yıllar geçince
Hâlâ
Derinliğine
Sallar da anılarımızı
Anılar, ansılar ve tutkular ile hâlâ



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!