Ardıç ağacıysam taşlar içinde,
Güneşi kullardan beklerim deme.
Çıtır’sam eğer bir yar’ın başında,
Suyumu nehirden gözlerim deme.
Nerde fırtına gibi,esen ağalar nerde,
İçip içip çıldıran,deli,sarhoşlar nerde,
Elma yanaklı kız da,toprak olmuş diyorlar,
Tanrı’ya torpil atan,veli,yobazlar nerde.
Arpacı top’u bile,yasaklayan hocalar,
Sokakta gene,
Ağanın kızı.
Hiç çaktırmadan,
Süzüyor bizi.
Baygın baygın bakarak,
Bütün gün,
Toprak yolda,
Kamyon üstünde,
Yol alıyoruz.
Genelde itiş kakış giderken,
Yağmur gelirse,
Kavaklar üstünde resmini gördüm,
Duygusal yoğrulmuş bulutlar gibi.
Yeşilden yeşile tonlar içinde,
Sevgiye susamış umutlar gibi.
Akşam olur neşe ile yatarsın,
Yarın için ne planlar yaparsın.
Nefes borusuna bir nohut kaçsa,
Yaptığın plana ağıt yakarsın.
Bu gün,
Fırtınaya tutulmuş,
Bir ördek gibi,
Ağlara takılmışım.
Sanki,
Cabaları sürsek artık fırına,
Kılıç çıktı girmez oldu kınına,
Hırsızları koyun öküz damına,
Günah diye kaçtım durdum ne oldu.
Müflis bakkal işsiz güçsüz ne yapsın,
Seni;
Çok iyi anlıyorum can.
Hayata tozpembe daldığını,
Merdivenleri,
Basamak basamak çıkarken,
Umutların dağıldığını.
Şamatanın ocağı Ankaralı mustafa,
Sunucular halt yemiş, sıkılırmı hiç lafa,
Ağlayanı güldürür derler ya eskiler hep,
Kelimeler uçarken seninle bulur kafa.
1972,Ankara



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!