Kara bir ölüm bastı köyümüzü
Ne şafak ne karanlık sömürüyor bizi
Ben bu halde bile seni düşünüyor,
Sen kimlere beni kötülüyorsun
İnsanın en bariz mülkü canıdır
Sen karanlık gecelerimde
Zemine kafamı yaslayıp
Uykularımı getiren beyaz kuzum,
Rüyalarımda bile sana yer veriyorum
Rüyalarımı bırak düşlerimde bile
Ruhun geziyor sanki odamda
Her gece onunla uyuyor,
Sebepsizce hayaller kuruyorum onunla
Ve hep sırılsıklam aşık olmak istiyorum
Büyü mü sana bu hayranlığım?
Gözlerinde okudum bir mısra,
"Orman, hasretinden alev aldım diyordu;
Ve yağmıyordu bir türlü yağmur"
Birde resimler, anılar yanmış kül olmuştu
Ben aşkından zehir zemberek olurken,
Sigara hiç içmem normalde,
Ağzıma alkol götürmedim hiç
Bırak bu şiir içilmiş bir izmaritin,
Birde içilmiş bir kadehin yerini alsın
Bir yudum alayım yazdığım şiirden
Evin tabanında çatlaklar vardı
Her gün su damlatıyordu
Ne yaptık ne ettik
Bir türlü sızan sudan kurtulamadık
Geleceğim diye sözü vardı
İçimde hiç bitmeyen bir güz var,
Ve hiç bitmeyen sadece karanlık bir gece
Gözüme bakıp belki fark edersin sende,
Ama artık çok mu geç bilemedim bende
Çölde bir göl manzarası görmek gibi;
İyiyim diyordu çiçek,
Toprağı bu kadar harap etmesine rağmen
Dağılmıştı bir toprak parçası, hep bunu diyordu;
"Çiçek anlamayınca, solan ben oluyorum"
Halinden mutluydu çiçek,
Gözlerinde düşen bu son yaş
Ve son ezberimde kalışın
Gece sessiz sedasız gördüm seni
Belki sadece bir rüya olması daha iyi
Dolunay'a benzettiğim çehreni göremiyorum,
Bir şiir yazdım sana
İçinde seni andıracak her hece
Ve seni bana bağlayacak kelime
Senin kadar güzel olacak birde
Bulanıklaşıyor nedense kağıt,
şiirleriniz çok güzel