Doğdum' ağladım güldüm' dert ile doldu tasım,
Terk edilmiş bir evim içimde hatıralar,
Kime dost dedi isem sonunda oldu hasım,
Ardımdan vazedildi sunturlu iftiralar.
Tanrının sesi indi,
Çöldeki sessizliğe,
Kutsal kitap rehindi,
Şehirdeki şenliğe.
Bilet alıp kim bindi,
Bize sanki erişilmez kılındı-
Varanlara helâl olsun o dağlar,
Sanmayasın hafızadan silindi-
Rüyalardan eksilmiyor o dağlar.
Uzak düştüm, şimdi yalnız dağlarım,
İki taş;
Altlı üstlü, bu iş biraz karışık,
Aşk mı yaşıyorlar ne-
Birbirine yapışık !
Dönmeyen âşık değil, söyler kendi kendine-
Semâzen ney sesine-
O kitap onda asla şüphe yoktur âkıbet,
Muttâkiler takipte yol gösterir mârifet,
Onlar ki gaybi bilir karar kılar infakta,
Kıl beşi kurtar başı secdede bir felâket.
İnsanı yüceltmeden dinde inkişâf olmaz,
Ummanda bir gemiyim kıtalar aşıyorum,
Dalgalar yükseldikçe ayağım değer suya,
Gâh batar gâhı çıkar yunus'a şaşıyorum,
Kim demiş sular boğar' düşürür de pusuya.
Gözlerim değdiriyor yelken ucunu Ay'a,
Aklım iradem sürgün
Sallanırım ben bugün
Enkazda yaralıyım
Bu deprem bana özgün
Ruhum nefsimden taşkın
Ne olurdu hücceten bir düşünüp duraydın!
Adınla yazmasaydın aniden bir günaydın,
Fermanların tutuklar vehmimde düşüncemi,
İsmi ile nabzımda deprem yaratan kadın.
Rengini seçmede yetkisiz insan-
Aynasında görür akı karayı,
Beyazın kibiri günahkâr lisân,
Siyah isyandaysa gör fukarayı.
Ak mıdır kara mı ruhun elçisi-
Sarraf altın eritir ondan alır kârını,
Cevher'den cevher söker döktürür izhârını,
Kişiliği yarılmış, çatlamış nice beşer,
Ruhundaki obrukta yaşar intiharını.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!