Kıskanır kokunu lâvanta ve gül-
Seninle vird eder çingene kızı,
İçine çekmeden nâ avaz bülbül,
Kudretî râyıha! Sen çam sakızı.
Her yangın ardından bıraktığın kül-
Acılar var acılar, acıdan ah çeken var;
Sabaha çıkmak için can verecek canlar var,
Derin bir nefes için varlığını tâbeden-
Tabîbân da can olup can verecek canlar var.
Haz, neşe, zevkler biter; cism ü canlar ne yapsın,
Düşünür dururumda gönlüm ile bir başta,
Nefsim ayrı, ben ayrı, çift tezgâhta uğraşta!
Sünnetullah ve evren ardışık tüm fiiller-
Kılı kırk yaran aşkla emre baş eğmektedir,
Mikâil'den kıvılcım, ateş alan fitiller;
Özel bir şifre ile cemre düşürmektedir.
Mürselât uçtan uca döşerken makamını-
Yıpratır, yarar göğüsleri ve ruhu bu kutsal ayrılık,
Nûr oldun ki vatana çökmedi gayrı zifirî karanlık,
Bir an titrer, dizler ve dudaklar sen dönmeyeceksin diye,
Namâz'a gâh oldun sen, sardı toprak, duydu sana hayranlık.
Dertlerimle gam çekerim ağlarım ben köşede,
Gözlerim kadehe gider ellerim boş şişede,
İçelim bade-i aşkı seyran olalım ney’de;
Silelim derdi tasayı defter-i endişede.
Meskenler dirilerin
Mezarlar ölülerin
Sokaklar da körlerin
Çile güzergâhıdır
Görünmemek cinlerin
Yedi kıllı dinledi O mukaddes Kur'a'nı,
Dinledi de gerçeğe meylettimi efkanı,
Eşten ve de çocuktan payı reddeden Hüdâ,
Kul eyledi kendine cinleri ve insanı.
İçlerinden bir kısmı şirke şirket kurdular,
Koyunu da keçiyi de kuzuyu da güderim,
Çamur olsa hiç aldırmam çarığımı giyerim,
Çok amaçlı değneğimi ayırmam yanımdan hiç,
Baston olur, kaval olur, bazen de yün döverim.
Yalnızlık benim şehrimdir burda doğar besteler,
Bize sanki erişilmez kılındı-
Varanlara helâl olsun o dağlar,
Sanmayasın hafızadan silindi-
Rüyalardan eksilmiyor o dağlar.
Uzak düştüm, şimdi yalnız dağlarım,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!