Uzak uzak ellerden yükselterek kaldırımların sesini
öbek öbek geldiler
nede olsa çok sular aktı bu köprülerin altından
ve orası hiç bir zaman burası olmasa da
_ Adeta
dalgalanan güneş rengi saçların
kelebek kanadında benekler
saçların çocukken ta topuklarını bulurmuş diyorlar
omuzlarına şimdi ağır geliyor kader
_ artık gözyaşı dolu içim
beyaz buharların çiğ olduğu tepelerin ardındaki çay bahçelerinde karşılaşmıştım
o yumuşak bakışlarını
_ bu ne beyza bakışlar
küskün merhaba
kırk ikindi yağmurları sonrasında aysar hallerde
sönen ay ışıklarında
rüzgârlara kapılıp bir yağmur mevsimi kadar önce
Gece soğuktu
kar havasıyla titreşen yıldızlarla
masmavi rüzgâr ve ışıklar yanıyordu gözbebeklerin gibi masum
hep eskisi gibi cama düşen sevda mıydı yoksa bu buğulu hüzünde
belki de bu koyu gecede yeniden doğarız ölümlerle.
_ öylesine
yükten yağrılanmış ayaklarla uzanırken serkeş
yıldızlarla gece yarısı bana bir selam göndersen tahta sedirden
akşam yemeğinde duadan sonra
_ Bu kez giderken gönül
bir bekle
bir dön bak
bir daha dene
bak sevdam, sadaktan bir ok çekercesine fırlattığın o beyza bakışların kazındı yüreğime.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!