Pek kısa bir süre için kül rengidir burada tan
gökyüzü simsiyah bir ebabil sürüsü
_ Yemin ettim tüzenin yazıtları üzerine
dağlanmış imlerle
çıplak ayı yıkayıp ünüs'ün yirmi dördünde
_ En uzaktaki yol
bahara batık ormanda bükülürken kara çalının ardından
şişirir kırık kanadını karakuş çiçeklenen yüreğime.
Saat kim bilir kaçın buçuğuydu sabahın
her yerdeydi güneş sislerin içinde
ve biz hiç göremiyorduk üveit’ten
çökmüş bağışıklıklarda.
Kaderle görüştüm dün gece
ıstırap damlalar olup yağarken gecenin derinliğine.
Yakıştı mı uzayıp öylece gitmeler
nasılda unutup susadığını ardında kalan küle
_eni topu kaç kişi kaldık bu dehlizde
be çavuş
bak darağacının gölgesi yine uzar oldu tepemizde
ışıksız köşelerde durdu zaman
_ gözünü arardım hep
gözünü açtığında bir kurşun geliyordu tam göğsümden vurarak
ve bir yay gibi büküyordu akreple yelkovanı
şimdi uzaklarda yağmur yağıyor
Yedi renkli buhar olmuş gözyaşları gün ışıklarıyla
göğün hırsı şimşeklerdeydi
gök gürültüsü
kaşları arasından şaşı bakan korla yıkanmış göz kapaklarından
süzülürken buğu kıskanç bir damla olup gizlice camda
_ karasal
yalazını yalnızlığımın içine koydum
peşinden koştuğum güvercinin kanadı geçip gidene dek gökyüzünden
gözlerim gibi deli bulutlara sordum
Anısını şimdiden yaşadığım bir günde
ruhum uyurken ışık huzmelerinde
yalvararak yaşamın bir an önce gelmesi için



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!