Biz senin ile beraber başladık ilkokula Cin Ali biraderim... İlk sıralarımızda sen karşıladın bizi, bir de Ayşe vardı yanında yanılmıyorsam... Ali topu tuttu, Ayşe topu attı, biz de öyle kenardan mal mal baktık durduk. Biz de atalım dedik topu, yok siz okumayı sökmeye çalışın, başka da bir halta karışmayın zibidiler dediler, başımızdakiler... Zibidi kelimesine aklımız takıldı, sorduk Hocaya, anaya babaya, bacıya ''Çocuğun bir değişiği'' işte deyip kestirip attılar...
Koş Ali koş, tamam koşalım da çok da koştun mu bu seferde terliyor insan, hadi üstüne bir de su iç, işte kaptın şifayı... Zamanı gelince o kurdeleleri hepimiz taktık. Ama ne de havamız vardı ha, zannedersin İstiklal Savaşına katılıp gazi olmuşuz, onlarda kahramanlık madalyası... Tabi sadece biz takmadık, kız arkadaşlarımızda taktılar o kurdelelerden, her ne kadar ara ara biz muzurluk yapıp o kurdeleleri koparsak da, Allah var bizden daha çalışkandılar...
Elli sene öncelerden bahsediyorum Cin Ali, sen belki de beni unutmuşsundur da yine de benim aklımdan çıkmıyorsun. Sıkılmışsındır yahu, hep birinci sınıf, hep birinci sınıf... Biz yaşımız ilerleyince Red Kit, Yüzbaşı Tom, Suzi, Zagor gibi arkadaşlarda edindik haliyle, sen de o zaman kıskanmadın bizi değil mi? Ha bir de Tarkan ile kurdu vardı...
Az bir zaman kaldı 2020 yılını yolcu etmemize. Küresel Salgından dolayı bu sene bütün dünyada eğlence yerlerinin hepsi kapalı. Evlerde de hüzün var, bir çok insanın Yeni Yıl kutlaması veya Noel kutlaması yapmayacağını düşünüyorum. Her şeye rağmen yapmaya kalkacaklara da üzücü bir haberim var. Noel Baba emekliye ayrılıyormuş. Ben de Noel Baba sevenlerin yalancısıyım... Kıdem tazminatı da alır mı almaz mı orasını bilemiyorum...
Adam, burada adam dediğim Noel Babanın ta kendisi olmaktadır, ''Sakallarım beyazlaştı hala beni çalıştırıyorlar boğaz tokluğuna ben de emekli olmaya karar verdim neticesinde, kararımdan da dönmeyeceğim. '' demiştir... Sendikaların ve işçi sınıfının Noel Babanın arkasında durması, azami derecede destek çıkması lazım...
Bir de Noel Baba'nın şöyle bir yakınması var ki o da kayda değer ''Dillere sakız oldu hep Noel Baba Noel Baba, Noel Ana, Anne niye yok?'' bunun da araştırılmasını istiyorum ivedilikle, akabinde ve detayında bu durumun açılığa kavuşturulması elzem bir konudur...
Evet, evet sadece buradan uyarıyorum başka yerden uyarmıyorum. Kimi mi? Durun canım acele etmeyin, açıklayacağım. Hükumeti, bakanlarımızı, devlet adamlarımızı, sağlık çalışanlarına saldıranları, Fenerbahçe Yönetimini filan sanıyorsanız aldanıyorsunuz, inanın onlar ile hiç
bir alakası yok, onları uyaranlar uyarıyor zaten, o benim işim değil... Ben G'leri uyarıyorum. Yumuşak g leri yani küçüğü ğ ve büyüğü Ğ olan yumuşak g leri uyarıyorum.
Bakın Ğ'ler, G'ler gibi olsanız ya siz de... Neden durup durup yumuşuyorsunuz? Hem de yumuşağın argo da ne anlama geldiğini biliyorsunuz. Tamam bazı zaman bizim insanlarımızdan da yumuşayanlar oluyor amma, yumuşasalar bile ağızlarını eğip bükmüyorlar... Yoksa yattığınız yer yumuşak da ondan mı yumuşak diyorlar size? Deyiverin bakayım. Ben de ne diyorum yahu, alfabe apartmanında yatıp kalkmıyorlar mı zaten?
Mesela I harfinin üstüne de bir nokta geldi mi İ harfi oluyor, ama kimse İ'ye yumuşak İ demiyor. Bu yumuşak ge yani Ğ adını siz mi aldınız, yoksa başka biri mi verdi size bu ismi? Diyorum ki mahkemeye gidip de değiştirseniz bu yumuşak g söylemini nasıl olur? Mesela serbest G filan da diyebilirsiniz ya da şapkalı g filan, hem de yumuşak ithamından kurtulursunuz... Hatta matematikte üslü sayılar var, üslü harfler niye olmasın, üslü g derler size de...
Buraları sanki daha güzeldi eskiden.
mahallemizin demirbaşı
güzel abilerimiz ablalarımız
sağlam esnaflar vardı...
Es hadi gönlüm sen de, hüzün dolu dağlara
Oralarda ne vardı, bu kadar mı severdik.
Yolların kenarları, boş balıkçı ağları
Aydın insanlar ile, bütünleşmiş bir vatan
Kimseninde elinden, kötülük görmez insan
Burası Türkiye Burada Her Şey Gelir Başınıza
''2009 Yılında Nobel Tıp Ödülü almış bir bilim adamı 100 yaşına kadar normal bir hayat sürmeniz mümkün, diyerek bir iddia ortaya atıyor. Prof.Dr. Bill Andrews açıklamaları şöyle ki yıllar geçtikçe kısalan ömrünüz değil telomer boyunuzdur ve bu tedavi edilebilir bir durum. Açıklamalar devam ediyor. Vücudunuz doğduğu andan itibaren biyolojik yaşlanmaya başlar. Fakat içki, sigara ve uykusuzluk, stres, dengesiz beslenme gibi faktörler hücre bölünmesine bağlı olarak telomerlerin boyunun kısalmasını hızlandırır, yani ömrünüzü azaltır. Telolife kapsülü içinde ki etkin formülü ile telomer boyunun uzamasını sağlayarak dış etki ile kısalan ömrünüz hücrelerin tekrar yenilenmesi ile % 30'a kadar artış gösterir.'' BASINDAN
Canımız ciğerimiz ilköğretim öğrencilerimiz ve sonrasında da orta öğretim öğrencilerimiz sınava girdiler. Sınav öyle bir sınav ki hayatı baştan sona değiştiriyor. Birincisi çocuklarımız orta öğretimde güzel bir liseyi kazanıyor, ikincisinde de meslek sahibi olacağı, hayatını kazanacağı üniversiteyi seçiyor.
Her sene olduğu gibi bu senede uyanamayan veya uyansa bile yetişemeyen geç kalan yavrularımız vardı mutlaka... Bir senelik emekler boşa gitti... Nedir yani bu kuralcılık? Bir kere sınav başladığında geç kalan öğrenci zaten geriden başlıyor üç beş soru. O da kendileri için dezavantaj...
Büyüklerimizden, devletimizin başındakilerden bu kuralın kaldırılmasını istesek, çok şey mi istemiş oluruz? Yazık etmeyin bir sene sınava çalışıp da bir dakika, iki dakika, beş dakika geç kalıp da içeri alınmayan öğrencilerimize ve ailelerine...
Birisi size ''Salata nasıl hazırlanır?'' diye sordu mu, hemen öncesinde malzemeleri sayar sonrada bir şekilde üç aşağı beş yukarı tarif ederdiniz. Ancak konu yediğiniz salata değilde ''Laf Salatası'' ise işte onu tarif etmek gerçekten zordur...
Çoğu zaman kimse de yemez, yemek istemez laf salatasını... Karşınızdaki adam ister tanıdığınız olsun, dayı oğlu, amca kızı, hala oğlu, bacanak, kayınço her ne ise sıfatı, lafı uzatıp da konuda saçma sapan bir yere gittiğinde ortalık laf salatasından geçilmez bir hal alınca, siz siz olun oradan, nezaketi de elden bırakmadan uzaklaşmaya çalışın...
Laf Salatasına limon sıkılmaz, çiçek yağı, zeytinyağı hele hiç sıkılmaz... Bizim memlekette en büyük laf salatası ustaları bir kısım politikacılardır, bir çok ülkede de olduğu gibi... Ayırca mağazaların ağzı laf yapan tezgahtarları da laf salatası ustalardır...
Bu şehrin,
Gece ışıkları yanmazdı.
Rus adını,
Bu şehirde kimse anmazdı.
Bu şehir,
Bu senede gitmeyiver be bahar
Gitmede şenlesin yüreğimiz, her bir yerimiz...
Kapımızı çalmadan




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!