Ahmet Zeytinci Şiirleri - Şair Ahmet Zey ...

Ahmet Zeytinci

Gelelim lise yıllarımıza, yetmişli yılların sonlarına. Matematik ile aramın iyi olmadığı gün gibi aşikâr haliyle okuduğum lisenin ikinci sınıfına geçtiğim zaman edebiyat bölümünde okuyacağım. Bana hesap kitap, tanjant, kotanjant, sinüs kosinüs sormasınlar beş yüz sayfa kitap okuma ödevi versinler hiç problem değil. X+1= 0 ise x = - 1 bir de bunu kazımıştım kafama.

Başımızda kavak yelleri ile daha bir sürü ağacın yelleri esiyor. Ser de delikanlılık da var. Hem de mevsim bahar. Ne de zor ders çalışıyor insan. Sabahçıyız lise de, öğleden sonralarımız boş, az ders çalışıp kaçıyoruz dışarıya, tünel kazmadan, annemizin serzenişlerine aldırmadan. Bizim gibi evden sıkılıp firar eden kızlarda varmış meğerse de haberimiz yok, sonradan haberimiz oldu tabi...

Takılıyoruz öyle arkadaşlar ile Akdeniz Caddesinde. Bir an göz göze geldik adı S olan kız ile hani şu dizi filmlerde ya da gerçek hayatta elektrik kaçağı olan kabloyu yanlışlıkla tutarsınız, aynen onun gibi bir çarpılma işte, hiç farkı yok. Bunda da yüreğiniz ve ruhunuz titriyor... Nasıl yanaşsak da o çok zor söylenen cümleyi kekelemeden kursak? ''Sizin ile arkadaş olabilir miyiz?'' Düşün babam düşün, düşün dur Ahmet arpacı kumrusu gibi. Aynanın karşısına geç, provalar yap kendi kendine annen ve baban ev de olmadığı zamanlar tabi ki bu provalar. Dur bir dakika, niye aynaya konuşuyorum ki? Arkadaşım Reha var, onu alırım karşıma dilim sürçmeden ona söylerim, prova canım işte. Yok, yok o da olmaz en iyisi yekten gidip söylemek diye düşünürken. İadesiz taahhütsüz bir mektup elime tutuşturuluverir. S'nin kız arkadaşı hem de sırdaşı G'den. Hay Allah ne ola ki içinde. Güm güm diye bir ses geliyor bir yerlerden de ne sesi ki bu? Ankara'nın Kurtuluşu da değil ki otuz iki pare top atılıyor olsun. Daha o zaman bu kadar fazla terör olayları da yok. Kesin bu heyecandan atan yüreğimin sesi, şimdi çözdüm. Ellerim mi titriyor ne? Bu soğuk terler, hayret, dudaklarımda kurumuş. Aç yahu şu zarfı da oku be Ahmet. Hmm! Yazısı da güzelmiş. Başlık aynen şöyle ''Sevgili Ahmet'' bana sesleniyor demek ki. Evet, evet bana bu mektup ya, parka gelen bir Ahmet daha var ama o daha ilkokul talebesi... Mektup benim elime verildiğine göre demek ki bana bu Sevgili Ahmet diye hitap. Sonra devam ediyor S, ''Sizden hoşlandığımın farkındasınızdır, size bu mektubu kendi ellerim ile vermek isterdim ama böyle göndermek zorunda kaldığım için affedin, tanışmak ve arkadaşlığımızı ilerletmek ümidi ile sevgiler sunarım imza S işte o kız, buna benzer bir cümle sonunda...

Devamını Oku
Ahmet Zeytinci

Bir yağmurdan sonra ki toprak kokusunu
bir de kemikleri kırmacasına
sımsıkı sarıldığım zaman
insan kokusunu seviyorum
sarılmadan geçen bir günüm olsun
vallahi de dizlerimi dövüyorum...

Devamını Oku
Ahmet Zeytinci

Koltukları Kırıp Sahaya Atınca Koltuklarınız Kabarmıştır


İki üç gün önce Beşiktaş ile Konya Spor arasında süper kupa futbol maçı oynandı hepinizin bildiği gibi. Futbol sporu, kuralları içinde oynandığı zaman güzel bir spor, görsel bir ziyafet adeta... Fanatizm ise geçmişte ve günümüzde de futbolun en büyük düşmanı olmaya devam ediyor. Alınan önlemler bazen fayda etse de bazen de hiç dikkate alınmıyor fanatik taraftarlar tarafından...


Devamını Oku
Ahmet Zeytinci

Hepimiz, hepiniz evlerinizde ki oturduğunuz koltukları seversiniz, yalan yok ben de seviyorum evimde ki koltukları... Bir de makam koltukları makam sahiplerinin gelip de her gün oturduğu ve emekli olana kadar da kalkmak bilmediği koltuklar... Bizim her hangi bir makam da ve mevki de gözümüz olmadığı için cüssemiz ile kapladığımız koltuklardan da işimiz olduğu zaman, vakti geldiği zaman kalkmasını da iyi biliriz...



Bizim memlekette en çok da siyaset adamları severler oturdukları koltukları, bir türlü kalkmayı da bilmezler. İlla birilerinin gelip de onları kaldırmasını beklerler... Koltuğu kaptırmamak için her zaman koltuk sahibinin yanında kaliteli bir yapıştırıcı olması çok faydalıdır. Normal yapıştırıcı kuvvetli değilse, Japon Yapıştırıcı da kullanılabilir... Ayrıca koltuk ile yalnız kaldığınızda da ona çok kibar davranmanız lazım gelir...

Devamını Oku
Ahmet Zeytinci

Biter mi bu memlekette kompile teorileri... Bizim sekizinci kattaki Sezai Beyin oğlunun büyük bir bankanın gizli ortağı olduğu söyleniyor, hangi banka olduğunu öğrensek de belki ucuz yollu bir kredi filan ayarlarız. Canım ne olacak bundan demeyin... Köşe oluruz billahi, hem de ne köşe, üç köşe mi, dört köşe mi desem? Ha bu arada baştaki komplo kelimenin aslı, ama espri olsun diye öyle yazdık, af ola...

Bizim apartmanın görevlisine yanda ki apartmanın apartman görevlisi ayağını kaydırmak için tezgah kuruyormuş. Ne iş bir apartman görevlisi diğer bir apartman görevlisine niye komplo kurar diye düşünmeyin, işin ucunda para var, benim anladığım kadarı ile bir de hemşehricilik varmış. Bizim site de dört tane üst düzey bürokrat üç tane de Ankaralı fabrikatör olduğu biliniyor, muhtemelen olay buradan patlak vermiştir... Eeee zaman zaman bahşişleri de bol tutuyorlarsa, belki de ondandır...

Şu bizim mahallenin kedisine yan mahalledeki kediler kumpas kuruyorlarmış. Ahmet Abi hep sizi besliyor bizi niye beslemiyor diye... Yahu benimde kedi beslemek için ayırdığım belli bir bütçe var, hepinize de yetişemem ki a benim canlarım ciğerlerim... Hem de zırt pırt girmeyin birbirinize şu şımarık dişi kediler sarman, minnoş bir de boncuk için...

Devamını Oku
Ahmet Zeytinci

Bizim Türk Milletinin en büyük eğlencelerinden birisidir beyazcam, yani televizyon. Hele de hanımlar, sabah kahvaltısını etti mi, ev de fazla da işi gücü yoksa geçer televizyonun başına, pirincini, bulgurunu ayıklarken, patatesini soyarken, bir yandan da kahvesini höpürdetirken, göz ucuyla da televizyonu takip eder...

Tatlı mı tatlı komşumuz Seher Teyzemiz var apartmanda. İşi gücü olmadığı zamanlarda kurulur televizyonun karşısına, eline de kumandayı alır, o kanal senin, bu kanal benim dolaşır durur zaplayarak. Elinden almaya kalkan oldu mu da kumandayı, fırçayı basar, vermez kolay kolay... Haliyle oğlu ile gelini ve torunları da bu dertten çok sıkıntılılar...

Sabah kahvesine damladı bir gün Seher Teyzemiz... Tesadüf bu ya ben de evdeyim.

Devamını Oku
Ahmet Zeytinci


Ne güzel, turizm mevsimi her şeye rağmen başladı ve son hızla devam ediyor. Allah turistleri başımızdan eksik etmesin, tabi burada doğru düzgün olarak gelip gidenleri kast ediyorum, zıpırlar uzak olsun bizlerden ve tüm milletten.

Kasabaların çoğunda siz de görmüşsünüzdür. Hele de deniz kenarı bir köye, beldeye filan gittiyseniz görmemenize imkan yok. Küçücük çocuklar motor, bazen traktör, bazen de araba kullanıyorlar. Motor kullananlarında hemen hepsinde ne ehliyet, ne başlarında kask, ne de kurallara uymak gibi bir durumları var... Kısaca saldım çayıra Mevla’m kayıra durumları...

Buradan anne ve babalarına sesleniyorum. Çocuklarınızı kendi ellerinizle ateşe atıyorsunuz resmen. Bu kadar nemelazımcılık, vurdumduymazlık olmaz, olmamalıdır... Çocuğunuz bir yayaya, yaşlı ya da gence çarptığı zaman, öldürdüğü zaman vicdan azabından durabilecek misiniz?

Devamını Oku
Ahmet Zeytinci

Bu kışta kıyamette
ayakkabısı delik çocukları
yüreği delikler
hiç kaale almıyordu
sürünüyordu caddelerde sokaklarda
gözleri pırıl pırıl

Devamını Oku
Ahmet Zeytinci

Ay vay oy, amannnn! Kolum koptu, kolum... ''Ne oldu bombalı saldırıda mı koptu kolun yoksa maazallah ya da trafik kazası mı geçirdin de kolun zarar gördü?''dediğinizi duyar gibi oluyorum. Yok canım, yok telaş etmeyin hemen, çok şükür öyle bir kopma değil benim ki... Bizim kol kopma hikayesi perdeleri asmaktan dolayı, başımıza gelen bir durum.

Benim hayatta en sinir olduğum işlerden birisi... Sadece benim mi, hemen hemen bütün erkekler de sinir oluyordur bu işlere... Tek bir tane perde olsa hadi idare ederiz bir şekilde ancak beş tane perde varsa takılacak, kolumda kopuyor hem vallahi hem de billahi... Düşünsenize tam oturmuşum akşam akşam oda da gazete ya da kitap okurken, hanımdan salvolar geliyor ''Aaaaaamet aaaamet canıııııım'' bunun altında mutlaka pire ya da tahtakurusunun yeniği var demeye gelmeden, devamı geliyor. ''Hayatıııım şu yıkadığım perdeler takılacaaaaak.'' Ne güzel, aman ne güzel... ''Bayılırım perde takmaya hayatta en sevdiğim iş, keşke her gün bir yerlerde perde taksam. Hayır takılacak perde yoksa bile takılı perdeleri çıkartsam bir daha taksam.'' Külliyen yalan en nefret ettiğim işlerin sıralamasında ilk üçe bile girer...

Emir büyük yerden geldiyse, itiraz mitiraz hiç akla bile getirilmez, diyeyim... Oğlana ya da kıza bir şekilde orta yapsam, o da mümkün değil gibi görünüyor. Oğlan daha yeni geldi, hemen duşa tayinini çıkarttı, perdeleri görünce, kız da zaten üniversiteye hazırlanıyor. Yani kısaca ne yapsam nafile... İş başa düştü Ahmet...

Devamını Oku
Ahmet Zeytinci

Malum, günlerimiz ha içeride ha dışarı da geçip gidiyor küresel salgının gölgesinde. Herkes gibi biz de maaile sıkılıyoruz, sıkılmakla da kalmıyor sıkıntıdan patlıyoruz, patlamakla da kalmıyor çevremizi de patlatıyoruz, çevremizi de patlatmakla kalmıyor... Yeter artık daha neler daha neler, nereye varacak bu sitemler, dediğinizi duyar gibi de oluyorum hatta duydum duydum...

Nasıl çıkarız dışarı, derken, komşulardan Hidayet bey apartmanın bahçesinde hepimize bir teklif getirdi... Neymiş neymiş, dediniz? Durun canım, hemen panik yapmayın anlatacağım az biraz sabırlı olun... Yavaş yavaş geleceğim sadede...

Hidayet Bey, benim köpeklerin ev de bir çuval maması var, atalım arabaya, sonrada köpek besliyoruz biz, nasılsa, diyerek her yeri, dere tepe gezeriz. Ne dersiniz komşular? Ne diyelim ’’Körün istediği bir göz Allah verdi iki göz.’’ durumları resmen bu...

Devamını Oku