kandırdın be hayat
parmağının ucuna baktırdın
bu kadar mı ustaca olur
parmaklarını elime taktırdın
Geçiyor ömrüm mevsimler gibi
Hazan yaprağı düştü gönlüme
Gözlerimde gözlerin, her an
Gönlümdesin sen, hep gönlümde
Ömrüm gitti solan bir gül gibi
Yorulmuş geceden, karanlık soğuk sabah,
Deniz mavisinden meltem beklerken dağlardan sert esiyor rüzgar
Hediye edemedim o güne gülüşünü
Ömrün son gününde kalırcasına seyrederken avuçlarımızdan kayan günü
anladım, alacaklar ömrün son gününü, acım sonsuzluk kadar
burada gökyüzü mavi
deniz mavi
gözlerim de renkli
hayır, kahve renkli
görmüyor musun
içimdeki karanfili
yazdığım mektuplarda
kalemim hep kesikti sana,
ucu kesikti
kesik kesik bakan gözlerin için
mürekkebi mavi değildi
yaşım onüçtü
yıllardır çıkardın denizin dibinden
denize fırlattın kaydırmak için üzerinden
düşürdün onları denizin dibine
beyaz taşlar topladın inci diye
çürük bir ipe dizişin niye
misina mı sandın o ipi yine
Dolaştırma beni odalarda, teraslarda
Gemlik parkında, dere boyunda
gel de içelim kahvemizi abuk sabuk parkta
sahil yolunda…
Kıvrılan Narlı yolları sensiz gidilmiyor
yakılmıyor mangal
dilinden dökülen sevgi sözleri
pelesenk olsa da,
cam kırığında yürüyen ayakların kanasın,
aldırma
yara açsa da hatıralar gönlünde
kim severmiş seni benden fazla, söyle
kim sever iş vermeden eline, söyle
incindiğinde incinmez miyim ben de
sen sevmesen de ben sevmez miyim, söyle
kim mutlu olurmuş yanında benden fazla, söyle
bencildim
itiraf ediyorum...
sana sarılırdım hep;
iki kalbim olsun,
hep stereo çalsın isterdim…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!