söz verdi ayakta, eğildi düşündü sonra,
kapandı yere, bir hayli de yaklaştı
kalkarken kafası karıştı
nadasa bıraktı
sonra dondurma aldı, üzeri kaymaklı
düşünceleri oldukça oynaktı
kedi tırmandı ağaca bugün
hem de durup dururken
bilmiyorum ki,
tepeden bakmak istedi sanırım gökyüzüne
bundan kimsenin haberi yoktu
ezan çiçekleri açarken
Anlattım sana
Hece hece,
Kelime kelime
Kelimelik cümlelerim sana
Dinle sevgili,
Bir kelime
beni sana götüren kızlar
biri sana götürdü
diğeri senin adını getirdi
bu kızlar
ikisi de kimyacı oldular
öldüler
kırık bir fanus,
karanlık odaya bırakılmış
içinde bir damla su
sensin o
billur mu billur
etrafında rüzgarlar esiyor
gidişinle yıkıldı üstüme bu şehir
kalbimin can kenarında seyahat edişin
söyle sevgili
kim okşadı bir kırlangıç kanadını…
cam kırığı gözlerin
yüzünde bir akşamüstü ayazı
anne ellerini ver bana, o
kara gözlerini, yıkık kaşlarını
rüyamda göreyim anne seni
uyurum belki anne bu gece, yanına gelirim …
burası iyi değil artık
seher vakti tanrıya dua ettikten sonra
kanatların hafiflediğinde,
beyaz güvercinler kanatlandığında,
karıncalar akşam buğday taşıdığında
ya da
yalnız kaldığında
Diyorum ki;
“Seni seviyorum”
- Sen birini mi seviyorsun? Kim o, çabuk söyle …
“kelimelik” mi bu hale getirdi seni?
paragraftan cümle cımbızlayanlar üzerdi beni
kelime seçiyorsun sevgili
giyotini beklerken başı
ellerine değiyordu kitabındaki ayracı
ne giyotinin ne de cellatın bundan haberi vardı
gülümsüyordu sepete düşen başı




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!