susamış çölde bir yudum su verseler
içmem, susamasan da sen
ödüllense kimya eserlerim Nobel'den
istemem, yüzüme gülmeyince sen
yağmur yağsa da ıslanmam, olmayınca sen
söyleyeceklerini hazırlamış, sözlerinle
ya da gözlerinle, hizaya getirmek ister gibi
kısarak bir bakardın ya efsunlu gözlerinle
yüreğimi deler gibi, bir süre...
götürürdü beni ta yüreğine, vazgeçerdin
(Öykü)
............................
Evimizin hemen yanında, tozlu bir yol ile tren raylarını ayıran, birkaç metre eninde, bakımsız bir tarla vardı. İğdesi olmayan iğde ağaçlarının olduğu, tren raylarının yanında alabildiğine uzanan tarlada oyunlar oynardık. İğde ağaçları bakımsız olsa da, dallarında kelebekler uçuşurdu. Burası bizim tek oyun alanımızdı. Buradan tren raylarının arkasında kalan uçsuz bucaksız ekin tarlasına gözucuyla bakardım; başaklar ne zaman ekmek olacak diye.
ne zaman acıksam,
tencerede kaynayan yemeğe gider ellerim
emziğini düşüren bebeğin ağlaması gelir aklıma; titrer ellerim
utanır, bebeğin susmasından tencereye giden ellerim
içimde yangınlar var
ellerim üşüyor
göz kapaklarım yorgun
uzaklara bakmıyor gözüm
oyun bozan çocuklara,
geldin anne evinden tuttun elimden
verdin yuvamıza üç güzel yavru
Ankara’da, İstanbul’da İzmir’de
bıraktın onları
beni de Bursa’da
sen nerdesin?
aşk, bir zamanlar
Erciyes ekspresiydi,
binilirdi demirden arabaya,
dönerdi tekerlek
Şakirpaşa garından,
biletsiz yolcular indirilir
man must control the flow of life
without accumulating
the problems
should talk
should solve
anlık bir bakıştır yüzündeki
yüreğinden süzülüp gözlerinde beliren
öyle saf öyle temiz ki; yeter ki saniyeler geçmesin
taşınca yürekten kederler
bir hüzündür; gözlerinden yayılan ışıklar
gözlerin, umutla korku arasında kısılmışlar
akşamında bu sonbaharın
hüzün var bahçende
suçu yok sonbaharın
kimedir figanın körsün ey bülbül
görmüyor musun yok gül bahçende,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!