gülüşünün her kıvrımı bir şiirin amentüsü
redif redif taçlanır,
nesi yalanmış aşkın?
...
Taner Eker
Gül yüzün görende irşâd olduğum !
Bil gayrı alîl-i nâ-şâd olduğum
Âleme âşinâ feth-i yâr için
Kırk çeri önünde Kürşâd olduğum
...
Bir adam sanrısında uçsuz bucaksız
Günahlardan bulut köpüğü azâde
Asılsız sarılmalarda harsız, sıcaksız
İlkyaz gibi sevişken, aşka âmâde
İronik tutkuların o kâbili muhal
Mor dağların zirvesinde dumanı
Ak düşüne evler yapar gelinler
Birbirine teyelleyip gümanı
Bulutlardan devler yapar gelinler
Yağmur sonu toprak kokar enginler
diyelim gitmiyorsun gülgûn deminde mevsimin
sonsuz bahçelerde sararan bu umutlar kimin
şu düşen yaprak göç eden kuşlar şu deli rüzgar
hangi med vaktidir ki titriyor ruy-ı zemin
...
Deli gönül yâr peşinde
Ta Mecnun'dan beri erir
Tutuştu mu ateşinde
Şu dağların karı erir
Aşk dediğin ilk çelmeyi
Acımaz hâ, belden vurur!
Unutturur hem gülmeyi
O neşeli halden vurur
Bir dem gülsen o zâr eder
Gül dalına at bağlayan
Nezaketten dem vuruyor
Tabip olmuş yılan çiyan
Yaramıza em vuruyor
Felek desem felek değil
Aşk meltemi sol yanına vuranda
Türkü vurur, şarkı vurur unutma
Mavi gökler kızıl olur bir anda
Günün günden farkı vurur unutma
Düşme sakın aşk bir gayya kuyusu
Ekseri vurkaçlarla gelir yürek delici bakışlar,yerle bir eder, en müstahkem surları bile.
Sen, başlamadan kaybettiğin bir oyunun ortasında defansçılık oynamayla meşgulken o, talana çoktan başlamış, bütün şiirlerini yağmalamış ve ganimete doymuş olarak hazırlanır yeni kalelerin fethine.
Müstemleke bir gönlün maliki olduğunu anladığında müstevlinin albenili karanlığı, esaretinin zindanında çoktan duvar deseni olmuştur.
Bir avuç mavisi kalmamış gökleredir artık, bildiğin bütün makamlar, dinlediğin bütün ezgiler...
Adını bilmem amma göz kamaştıran bir kuzgun karasıdır, ışığı.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!