Geçmiş güneşlerden artakalan
Bir ışık bağışla, gözlerin olsun
Varlığın hayattır, gerisi yalan
Gülümse, cennette izlerin olsun
Kaç asra bedeldir bitmiyor aylar
Çırpınırken Karadeniz
Durulur mu şu Marmara
Bir atadan, bir ceddeniz
Kan vermişiz kaç damara
Kimi Kırgız, kimi Kazak
Sesini bir dua sanar dinlerim
En içli makamda yanar dinlerim
Bir özge iklime saldın ya beni
Seni duldalarda, kenar dinlerim
Yıldızlara tüner, âsumanda ben
Ok çıkmış yaydan hem iki uçlu
Serden mi gardaş yardan mı geçsem
Kabahat kimde, kim daha suçlu
Gülden mi gardaş hardan mı geçsem
Saflar yırtılmış herkes bir taraf
Güz alası nakış nakış
Erken gelmiş gerdana kış
Perçem altı o ne bakış !
Sol yanımı deldi geçti
Varmadım mı gel oldu da
Saçlarını tutsa elim
Tellerinin sayısınca
Gamzelere değse dilim
Ellerinin sayısınca
Enginlerin yücelerin
Gören göze gurbet olur kakülü
Yanak desen güle düşer velvele
Kaşa iner salla aydan şakülü
Melek misin gavur kızı de hele?
Bu ne endam, de ki, bu ne ihtişam
Gömüp yüreğime karda boranda
Umut ikliminde dingince sevdim
Kıyıma hasretin dalgaca vuranda
Yelkensiz açıldım engince sevdim
Vakt-i inzivadır çağırır gece
Bak, açılmazsa el, kesmek erdemdir
Yüreği mum gibi Hakk'a kandilce
Yak, çözülmezse dil, susmak erdemdir
Şüpheye düşmeden sormadan soru
Çekincesiz düşlerde doru atlar,
Varoşlarıma korkular taşır
Dürer bedeni, sabrımı katlar
Her gece bir keşiş gelir
Yalnızlığıma bulaşır




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!