hani ahlat ağaçları çiçeklenir ya, yabanda
hani çiy düşer ya, yaprağına şafak vakti
hani gerdanı cennet moru bir dağ güvercini konar ya, dalına
hani nişan alır ya, avcı
hani kıyamaz ya, edasına
çeker ya, elini tetikten
Ve sonra sen
yaprağıma çiy düşerken
şu buz tutmuş nehre inat
unutmuşken sesimi kainat
sesime ses verdin
boğuldum nefes verdin
Arsız gönlümü dağa yüklesem
Ufalıp dağlar kül olur sanma
Şehadete de etseler kasem
Esma gibiler bol olur sanma
Mısır’da atmaz gönlün katısı
Kilit vurun, kapısına kodesin
Suçu büyük, cezasını ödesin
Bir dili var şu gönlümün şiirce
Çiçek çiçek gezmek neymiş o desin
Cemre ile şaşar yönü, tarafı
Firavunlar azdı hortladı Nasır
Medeniyet çöktü bu nasıl asır
Hedefim şehadet menzilim Mısır
Atına güvenen gelsin benimle
Zalime kafa tut alime eğil
Kanat taktım kelimeye
Bu ne sivri dil dediler
Aşk atına bindim diye
Sen yerini bil dediler
Muhabbetin ülkesine
Dedim yüzün nice aktır,
dedi aydandır
Dedim köz mü, ne yanaktır,
dedi çaydandır
Dedim cennet müstehaktır
dedi Hayy’dandır
Derine de deli gönül derine
Yıllar geçti büyümedin sen yine
Her mevsimde çiçeklerin birine
Kondun amma usanmadın anadan
Yüceden de deli gönül yüceden
Sol yanına açma yara
Derin olur demedim mi
Aşk yürekte dura dura
İrin olur demedim mi
Demedim mi mevsim kurak
Bir yalanın usancıyla
Deniz gözlerinde karaya vurdum
Bilsen ne günahlar doğurdum
Bulandım, kıvrandım sancıyla
Sen ki bir dizeye emanetim,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!