Endamın davet, sözün "hicik"
Özün, ballı mıdır kız senin?
Gamzeler, tarlada gelincik
Yüzün, allı mıdır kız senin?
Gören göz, gerdandan pâc umar
Mübarek gecedir "Bismillah" dedim
Nefsimi kundağa sarıp beledim
Alem-i ervahın mihmanı oldum
Derd-i ukbadan âri diyar diledim
Eledim feth-i Mübin içre zamanı
İstanbul çehreli bir yar diledim
Poyrazda bürünüp şöyle kebeye
Davarı Sorman'a salasım geldi
Kundağında öllük kokan bebeye
Mahzuni'den türkü çalasım geldi
Zülüfleri seyipleyip
Yele versen cennet olur
Arzuhâlim iyi deyip
Tele versen cennet olur
Kelam vermiş Allah niye
Nazenin elinden nice bildirdin
Aştım mı diz boyu, haddimi felek
Neden yedi göbek, aşka yeldirdin
İnkar mı edeyim, ceddimi felek
Böyledir tabımız ebed ve ezel
ekim sonunda hani
güz kızılı çınar yaprakları düşer ya dere kenarına
hani kırağı düşer ya üstüne bembeyaz
yeşerir ya o yaprağın altında çimenler
benim gönlüm o çimendir işte sana
savrulursan ilk karda yanar
bütün bulutlarını tanırım bu şehrin
hepsi mevsim sarhoşu
baksana kuş telaşı var damlalarda
çisil adım düşüyor yağmur
baktım ki en beyaz sen gülüyorsun
yağmurların ardına düşürdüm çocukluğumu
şimdi bir yıldırım tutuşacak
iyi bak
elimde gazoz kapağı
gözlerim çakmak çakmak
Bitmemiş şiirler dilimde tutsak
İnfazını bekler, sözüm tükenir
Ne zaman şiirden aşktan konuşsak
Göyünür yüreğim özüm tükenir
Ahvalim perişan mutluyum sanma
Söz imiş meğer en derin yara
Düşmanın attığı oktan bilirdim
Gönül aynasından bakıp kullara
Cümleyi suret-i haktan bilirdim
Ne gün içre ayık ne sarhoşum düşte




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!