zurnanın sesine zaaf eyleyen
meydan-ı peşrevde çengidir gönül
meclis-i uşşâkı tavaf eyleyen
haccac-ı zalimin dengidir gönül
gül için bülbülü yaktığı olur
Aşk, denizdir kıyısına
Dalgalanıp vurma gönül
Kıran girsin sayısına
Hayırsıza varma gönül
Ben bilemem nasıl, niye
Adının yağmuru kışta baharda
Solumdan solumdan sel olur gelir
Duldalarda saklı ışığım var da
Yokluğun bahtıma yel olur gelir
Kararır iklimim hem uçtan uca
Suya düştü yelkeni
Bilmem gönül naçar mı?
Aynı gülün dikeni
Elli yara açar mı?
Ne dem aşkı sınadı
Gurbet ilde bilmem neyim
Sen gel beni köyde bir gör
Davul vursun ben döneyim
Sen gel beni toyda bir gör
Dilde dua, elde yaba
sıdkile sevmekte varsa kusurum
kurşuna geleyim vur beni beni
deseni eprimiş bir eski hasırım
ayaklar altına ser beni beni
her sabah maviye göğü boyarım
say ki kahırdan ağır
harlanan ateşimdi
bir bulut çağır
tam mevsimi şimdi
her dem yağmurlar yüklü
Sökün edip sevda vakti
Göçenlere öz göyünür
Öz yorulsa bozmaz akti
Yaşın yaşın göz göyünür
Düştüm nice intizâre
pervazı gül bahçesi, bir eski pencerede
g’özlediğim maviydin sen
her sabah umut diye
sana boyardım gökyüzünü
...
Taner Eker
Buruktun giderken sayrıydın sanki
Gamzende göllenen yaştan ne haber?
Yazdan, bahardan ayrıydın sanki
İçinde biriken kıştan ne haber?
Kapağı kalındır, yürek kaynaya?




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!