Ne sayfaya sığar derdin ne cüze
İçimde bir kızıl kor musun eylül
Nefessiz yaşarım ömrüm mucize
Kalbimi yerine kor musun eylül
Anladım ben eylül yok mukaddesin
Hicabın rengidir aşkın nişanı
Yüzüne eylülce sür de öyle git
Karadır bahtıma en yakışanı
Ne kışlar bıraktın gör de öyle git
Derdim mi, bilemem dağ mı yücedir
eylüle ramak var, mevsimi yakın
güz aşkları hoştur ummayasın ha
derindir denizi kenardan bakın
soyunup dibine tummayasın ha
eylüller muamma, olmadı çözen
Unuttuk gitti ne varsa düne dair
Ne neşemiz var şimdi ne gülüşümüz
Sen ilhamdın hani, güya ben şair
Eylüle benziyor dökülüşümüz
...
Taner Eker
kanatları zümrüt taşır, kafdağında başları
ölen vaktin habercisi, giden eylül kuşları
bir kıyamet şenliğinde hangi figür bu telaş
zamanın dudağına sürmek midir kışları
...
Taner Eker
güneş ipini koparmış
mevsimde, bir kıyım havası
üşüyorum,
başka miladın kaydını tutuyor
sararan şu yaprak
eylül ve şiir gibiydik seninle
elma kokulu sokaklarda
gökleri yağmalanmış bu şehrin
delişmen çocuklarıydık
önce düşlerimiz budandı
sevda yanığı döşlere merhem
var mıdır zulanda versene tabip
sızlıyor geceler, nolur tek dirhem
açayım bağrımı sürsene tabip
ne sargısı var ne kabuk tutar
Masallar ülkesinde som umuttan bir duvar
Ey yar !
O Şirinsiz gönlünde yontulacak kaç dağ var?
Kafesten başka nedir, palazlanan arzular,
Ey yar !
Akrebin dilinde baykuş ilenci
Kelamın zehrini gönlüme saplar
Fakrımda semiren ebleh dilenci
İçime en sağmal bulutlar toplar
Sükuta râm olur, karışır düğüm




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!