Bulutların göğsünde yağmur sancımıyorsa çifçi toprağa
Ektiği haramdır
Biçtiği kovulmuş öksüzlüklere ziyan
İşte ben o sinelerden şu dertliyi yandığım közlü ocakta
En sevdalısı çağlardır nehir olup aktığım sırçasız katre
Ki zaman heran bir alaz..bir boran...yolculuğu nereye bellisize
Sevgili Anam...
Ne gün vark ki sepserin dereleri suyun devresinden yukarı
Kıldan ince köprülerin kimse geçemez sanıp halbu ki ne büyük aldandığı
Hele beni dilemiş bulunmuşum da mutlaka şura bura denen köhneye
Süre süre bir yalancı kandilin fersizliğine kastım neydiyse zahar
Şuncacık aklımla gün kuzgun, zaman avara, kızgın korları haram meyvadan
Amedsportif sifir…..Karsiyaka bir. Play of play of play of play of of of of offfffffffff….
Hatirladigim kadariyla okulun kuyu tarafina bakan avlusu yetmedigi icin rahmetli Adanali`nin harmani en cok top oynanan yer idi. Kim kimin takiminda oldugunu bile bilmeden hemen herkesin biranda bal kovanina üsüsen arilar gibi cullanip rastgeleye ve kiran kirana camur cignarcasina spor dersini futbolla gecirmenin yanisira, ikidebir dikenli tarlalara kacan topun patlayan ic lastigine tas baglayarak cigerleri kökünden sökücü sisirme fasilli köylerarasi mac oynama cenkleri de burada yapilirdi genelde…
Onun disinda yine böyle bahar kis arasi cemre günlerinde birgün yine Adil…
Köyde cereyan yok piriz yok sarj yok dinamo yok ampul yok elektrik yokken, babasi her gelisinde tüm gurbetin yüklendigi hasret heybelerini akla gelebilecek hicbir eksige ihtimal vermeden getirenler gibi Mustafa emmi tutmus televizyon getirmisti. Günlerce dizinde topugunda kimbilir ne rica inceliklerine cocuklugun dokundukca azip artan zihniyapismis merak duygusunu köreltip doyurmak icin ne diller dökerek her firsatta pesini güden gölgeler gibi gezmistik Adilin ki, ne cins birseymis dünyayi icinde gösterip oynatan televizyon dedikleri sey bilelim ögrenelim diye. O` bizim bu ucsuz bucaksiz acligimizi daha kamcilayip kudurtmak `sesi de var, rengi de var, avratlar hemen dip yamacinda sennen beraber gibiler heriflere isderseng elleyip cimcikliyebiliyong amma sanga hic seslenmiyollar..` dierek vaziyete vaziet katiyordu.. böyle böyle günlerce sefil sersem gündelikcisi olduk Adil`in. Etme dedik. Yapma sen iyisin iyicesin nazlimsin uslusun biz neyiz ki filan…ne dediysek ne ettiysek ne süründüysek kar etmedi bir gün hic beklemedigimiz sicim sagnagi ve gök gürültülü bir günde` gelin` dedi aldi bizi sürükledigi odanin önündeki örtmelige toplanip bir hayli kalabalikla ip gibi topuguna dizildik. `iceri dolusmak yok dedi, burdan gafayi uzadip bahacahsigniz.` Zireyi acti. Minder hasir sedir yüklük dolap kurmali saat islengili kabama ve yastiklar süslemeli odanin en dip ucunda üstü özenle örtülmüs örtüyü acti, alet göründü. Sasirsak mi, ürksek mi, ürpersek mi….bir türlü ne oldugumuzu bilip anlamayan kocaman bir hayrete düsme derinligi icindeyken biz, `aha bahing, bahing gorüyonguz mu bahing bahing, isde size didigim telvizyon bu..` dedigi yere boynumuz koparcasina ve birbirimizin dizine pacasina tepeleyip basarak görmeye calistigimiz kahverengi kasanin önü cam, kenari dügme dolusu ivir zivir..`hani avratlar herifler nirde ` dedikce biz, `aha lan gormüyonguz mu oynoyor isde icinde`deyip bizim boz bulanik yagmur karisimi kapkara kapi isigindan televizyon camina düsen gölgelerimizi gösteriyordu….
Telvizyon, cereyani fisi pirizi elektirigi trafosu diregi motoru olan Kayseri`ye bile yillar sonra bir iki saatlik paket oynatmayla gelmisti…her yayindaysa macin son dakikalarinda nasil olsa mac bitti hesabi duvara tirmanip sivri kancalari asmaya gerek kalmadan stad bekcilerinin tüm kapilari ardina kadar actiklari Orduspor Kayserispor karsilasmasi mekik sarip makaraya takiliyordu. Kalede Rizgullah diye baslayip ileri ücte Kel Osman ve Deli Mustafa`nin ortak oynadigi bütün maclar tiklim tiklim igne atsan yere düsmeyecek karsilasmalara bilet keserken cekirdekciler, caman ekmekciler, simircilet, gazozcular zabita kacginligini saymazsak kisa günün kesesine bin bereket versin diyordu…ben de o gün herkese acilan kapidan zar zor ezile büzüle ve ilk defa kit kanaat de olsa mahseri kalabaligin omuz ucundan trübün ve stad ici gördügümde, Kel Osman dediler ortayi yapana, Deli Mustafa`da golü atanmis gürültü koptu sarsildi yikildi ugultulu insan kalabaligi mac bitti Kayseri Sampiyon olmustu…..
Sonra….?
Bir girişse şöyle sağlı sollu
Dörtkollarla doludizginlerin tozanından elalsa bir
Esse, yağsa, ıslatsa iliklerine kadar
İyce bir özeyip bezense gülü ala
Halı yola
Sevmenin gözünü seveyim hergün hiç açılmamış mektuplarıyla
Tek tek parakende ve toptan
Tıkır tıkır işleyen aklı insanı ayakta uyutmak makinalaşmalar mekaniğinden
Etraflıca derli
Nufusluca toplu
Çarpık hesapların herzaman darmadağın olmuş sosyal çürümeleri eldesiyle
Beton gibi duvar yüzlü
Zıkkımı zehriyle yutup
Gıkını çıkarmıyan kabarık-kubarıklık
Şişkin bir fosssssss
Sonu önü kafeslik
At cetonu
Düşür ava avını
Nasıl bir şey olsun
Badem nasıl olsun,
Nar nasıl, ne büyüklükte, tanesi kaçtan..?
Nasıl çiçek açsın busene havalar emret..!
Kulun kölen olsun...garsonluğunca...
Sattığı yalana kendi talibolan hayat dışına şutlanmış
Pi sayısız tanjantla
Bu külliyatı devre dümen olmuş yazıtlar
Bir çıfıt çarşıcısı teker dönüyor kıvılcım üretkeni çarkta melun
Hangi topa tutuluşun korsan batağında antik saraylısı hit idi ahuzar
Her taş kesiminde binlerce kırbaç izi ve milyonlarca ölü insan öksüzünü öyküsüne katarak
Tanrıların atları arabaları diye üstünden geçen her nehir yemyeşil eskilerden yüklüce
Burdayım bugün
Dünde Buradaydım
Yarında kısmeti kesilmezse suyun ekmeğin
Dünya buradaysa
Bende burada olacağım
Güneş..Yıldız...rüzgar rüzgar
Çıkar gelir de,
Sen bana kendinden
Camsız perdesiz seyranlar dolusu ıslıklaşır
Anlaşır olmuştan pürkandil
Çoktuk çok..yanacağı türkülere döşünü seren kilimler gibi
Herşeyin eğer eli değmişse iki katı olarak




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!