Yaslanınca,
Penceren kapın olur.
Ve bir gözyaşı vurur cama;
Ellerinde büyür,
Gözlerinde yaşlanır hasret.
Bir kuş çırpınır camda
Küçükken olduğu gibi
Gidip kiraz ağacımızın en tepesine
Ya da ceviz ağacımızın en tepesine çıkıp
Bak anne kuş oldum diye bağırmak istiyorum.
Lakin ne annem kaldı
Ne kiraz ağacımız
Bize de vuslat
Gelir elbet.
Sen köklerim olursun
Ben dalın budağın.
Birlikte çiçekleniriz
İkimizin yüzünde.
Ne çabuk büyüdün çocuk
Ne çabuk büyüdün de
İnsanların sol evinde barınmaktansa
Taş üstünde uyumayı yeğler oldun.
Zira, çok erkenden fark etmişsin
Kimi insanların kalbinin yanında
Bir şiirlik canım var
Mısra mısra hüznünden
Kalemde yolculuğum
Beyaza doğru sona
Adın adın yorgunum
Bir veda şehriymiş gözlerin
Avuç avuç gözyaşı döktüren.
Ellerin hasret kokarmış hep.
Anlamalıydım anlamalıydım
Durun bi' daha sarılayım deyip
Dönüp dönüp sarılmandan.
İçimde bir köşe bulup
Sığınıyordum umutlarımın içine.
Ninniler söyleyip içime
Demleniyor, dinleniyordum derinliklerde.
İyi ki diyordum iyi ki
Sağlamdı sol yanım
Bütün hikayelerim yarım kaldı...
Ve ben anladım ki:
Rabbim hepsinin ahirette devam etmesini istiyor.
Kim istemez ki
Hikayesi burada son bulmak yerine
Ahirette devam etsin?
Burası göç yurdu.
Ve sen bir kuşsun, oyalanma.
Burası göç yurdu.
Ne çok oyalandın canım
Kan ter içinde.
Sen, içime hoşça kal öpücüğü bıraktın yangından.
Ben, üzerine özledim öpücüğü bırakıyorum gözlerimdeki yağmurdan.
Ne benim içimdeki yangın sönecek,
Ne senin üzerindeki yağmur dinecek.
Bu mevsimin adı sensizlik.
Öyle bir mevsim ki sensizlik




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!