Aşka gelen İstanbul
Yapraklar serpiştiriyor üstümüze
Gökyüzünün beyaz güllerinden
Yollarımıza halılar sererken
Rüzgarın frekansındaki şarkı Sezen'den
İstanbul İstanbul olalı...
Kağıttan gemiymiş kalbin, içine şiirler yüklediğim
Ansızın gözyaşıma saplanıp battı
Dilin keskindi, bize dair tüm düşlerimi kesti biçti
Kalbimdeki, bize doğacak şiirleri kürtaj etti
Sen, bir dağ olup indiğinde sırtıma
Daha yeni doğmuş şiirim de kucağımda idi
Ömrünün saati ayrılığa vurulmuşsa
Kavuşmaya hayal kurmak beyhude...
Takvim hazansa
Günleri, ayları, yılları bilmeye gerek duymazsın...
Uyuyamamak
İçine
Kendini aramaya çıkmaktır.
Binbir sokaktayım.
Sesimi bi' duysam!
Oraya doğru koşacağım...
Yan yana yürüdüğün
Uçup gidince
Bitmek bilmezmiş
O iki adımlık yol.
Her apaladığında
Bi' göğe bakarmış
Alt komşunun çamaşır makinesi helikopter olmuş bizim evin üstünden gidiyor şu an 😄
Akşama kadar çay içtiğime göre, bu şeker bayramı değil çay bayramı.
Çayyaşlar! Çay bayramımız kutlu olsun.
Sevgi Gül İlkaN
Güneşin atından saçağı yeryüzünün boynunda;
Toprak yüz görümlüğü istemiş dimi pazartesi?
Bir de papatya olmuş yaprak döküyor seviyorum diye.
Ah bu ne romantizm böyle...
Güneşin yüzü pek gözükmüyor bugün;
Kanatlarım var benim, kuşlardanım
Ya yeryüzünde, ya gökyüzündeyim
Biraz gerçekte, biraz ötedeyim
Gözyaşıma elek vurmuş biriyim...
Biraz uyku alsam
Eski zamanlarımdan...
Eylül gibi uyuyorum
Hani öyle kirpiklerimden döküle döküle...
Bana bir bardak şiir getir hece,
Zifiri karanlık gözlerinden.
Yapraklar da dökülmeye başlamış,
Neyime gerek sonbahar saçların.
Ben onu gözlerinden tanıdım
Al götür rüzgarını yüzümden




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!