Bir gizem saklanır,
sislerin içinden gelen sükuta,
Adını unutmaya çalıştığım bir dert gibi
Deler geçer ustaca...
Alev alev yanan bir kandilin içine düşürür,
Ben şimdi ölmeye gidiyorum yâr.
Yarım kalanların hesabını sormaya,
Aşkı kaybettiğim yolda gölge olmaya,
Gölgede son kez batmaya gidiyorum.
Kahırlardan kahır beğendim,
Hiçbir adımda omzuna değmedi gölgem,
Yolunu kesmedi hiçbir cümlem.
Ama yine de bütün suskun hayallerimi,
Seninle yaşadım ömrümce ben...
Seni ilk kez,
Ey benim sessizliğiyle sohbete oturan yanım.
Kurduğu bağdaştan ayağı tutulan yanım.
Cümle âlem görmenin peşine düşerken,
Gördüğüne hayranlıkla dalan yanım.
Şaşırdığına şaşan yanım,
Topladım sevdayı âlemin bohçasına,
Hepsini düğün dernek eyledim şimdi.
Aşka düşen yaralı kuş misali,
Dermana doğru yoldayım şimdi.
Kapısında çeşme var, açasım var şimdi.
Ben yine aynı sahildeyim,
Aynı dalgalarla baş başa...
Ama artık dalgalar beni değil,
Gülüşümü taşıyor kıyıya.
Güneş batmıyor bugün,
Ey yüreğimin şu haline sebep,
sırlarımın zümrüt yeşili gizli kitabı...
Karanlığı aydınlatan bakışındaki ışıkla,
bendeki sana doğru doyamadığım bir yola çıktım.
Bakışından mahrum kalınca
Uyandırma beni bu gece, ben sana uyudum
Uyanmak bana zebanisi bol cehennem olur.
Uyandırma beni bu gece,
Senli rüyalar içinde efil efil ruh buldum.
Uyanmak beni buz kesiği yaralarla doldurur.
Sorma ne haldeyim...
Parçalanmış mıyım,
kaybolmuş muyum, bilmiyorum.
Yandığım yer,
dokunduğum yer kadar acı çekiyor.
Arıyorum, gülümsediğim o rüyanın,
Beyaz kaplı kitabını.
Belki saklanmıştır çekmecenin ela gözüne,
Belki de çoktan çıkmıştır gün yüzüne...
Her sabahın başlangıcında,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!