Sensiz kalalı güçlenmiş bu ince fidan,
Hiç mi hiç, büyüdüğünün farkında olmadan.
Çınar olmuş, dal budak salmış,
Her gün yeni güneşle, güne uyanmış.
Gitmek istiyorsan bana sormadan git.
Tuz basarsan geçer dediler.
Tuz gölüne gömdüm kendimi,
Yine geçmedi, yine geçmedi...
Hey aşkın nurunu kirpiklerinde durmadan süzgeçe veren sevgili!
Zamanın gerdanında salınan buseleri görmezden mi gelirsin?
Rüzgarın haşin sesi yüreğinde durur durur da,
Sen lâl edene inatla tufan mı kesilirsin?
"Yâr" dedin de,
Merhaba hayat!
Biliyorum, sen bu gün de gamzelerini göstereceksin bana.
Ben güldüğünü sanacağım,
Sen gamze çukuruna atacaksın beni.
Çıkayım diye ip salmayacaksın tabi,
Acı tokat gibi iniyorsa yüreğinin tam üzerine,
Ansızın kimsesiz hissediyorsan kendini artık,
Ve elin ayağın senden değilmişçesine davranıyorsa,
Hepsi tabuta girip yiğitle gitmek isteyişindendir.
Gözünden sağanak yaş boşaltmıssa,,
Bilirim!
Sadece faydalanmak için,
Kimi zaman ayaklarımız,
Kimi zaman ellerimiz,
Kimi zaman sırtımız değer sana.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!