Selahattin Yetgin Şiirleri - Şair Selaha ...

Selahattin Yetgin

Sevinin uzak dağlarına serptim şiirlerimi
Yağmalanmış kentlerce viran ah yüreğim
Masallar gizledim üşümüş avuçlarıma yar
Kanaması geçmeyen bir bedende sensizim

Yörüngesi hesaplanmamış ayrılık masalarında

Devamını Oku
Selahattin Yetgin

Gecenin en ağır makamındayım
Paslı bir hançer sokuluyor gövdeme
Yaşanmamış yalnızlıklar hücremde
Aşkın ağır cezaları kesiliyor adıma.

Kahırlı bir azap bakışlarındaki soru

Devamını Oku
Selahattin Yetgin

Bunca yıl hüzün yağdı göğsümün boşluğuna. Bunca yıl kırık ikindilerde el salladım ömrümün defterini tutan yıllara. Korkularıma alkış tuttum gün ortası. Yokluğunun tortulu kuyularına taşlar attım, yankısını dinledim bir zaman. Dilimden sökemedim sevdanı. Hoşçakal dedim ömrümün katmerlenmiş acılarına. Yüzümü alevinden uzak tutup, karınca dehlizlerine daldım. İzimi kaybettirene dek yürüdüm oralarda.
Bu mevsim de sensiz geçecek, biliyorum. Biliyorum, ne zaman ellerine uzanmaya niyet etsem, ellerini çekeceksin ellerimden. Gözlerini dikip uzaklara, anılarının kırlangıç yuvalarına çamur taşıyacaksın. Sıvalı duvarlara dalıp dalıp anlamsız iç çekişlerle dolduracaksın ömrünü.
Buralarda, sensizliğin kulaklarımı dolduran çınlamalarında yaşamaya alıştım artık. Her akşam seni beklemek çok fazla kahretmiyor beni. Kısacık sohbetlerini, kahkahalarını, zaman zaman gözlerine inen yaşları özlemiyorum anlayacağın. Sen yanımdayken buzdan kaleler oluşuyor çevremde. Ömrümce yıkılmayacak bu kalelerin içerisinde sonumu bekliyorum.
Kolay değil. Elbette nice zorlu hendeklerden atladık birlikte. Bir zamanlar, fırtınalara aldırmaz, depremlere siper ederdik göğsümüzü. Küçücük mutluluklardı otağında bağdaş kurduğumuz. Ellerimiz hiç ayrılmaz der, gözlerimiz başka hiçbirşey görmezdi birbirimizden başka. Sen yamalı sevdalarımı söktün içerimden, ben bir kenara fırlattığın aşklarını unutturdum sana. Yıllar geçti, fırtınalar dindi, yağmurlar yağdı, duruldu sevdamız da mevsimlerce.
Bir rüyaydı bitti dedik sonra. Bu rüyayı biz bitirdik belki de. Gidince biter sandığım korkularım gerçeğe dönüşünce, korkmaktan da kurtuldum. Sen, ellerinin zemherisinde çılgın bir ömür sundun bana. Gülüşlerini cam bir kavanoza koymuş, içimdeki yangın saatlerinde çıkarırdım, ömür diye. Yalnızlığımın ayak seslerinden kaçmayı bile unuttum artık. Kör kurşunlara rastlamıyorum kara gecelerde. Utangaçlığının izlerini sildim ellerimle defalarca. Gözlerinin karasına kömür çalıp tonlarca, olmayacak dualara diz çökmeye bile boşverdim.
Şimdi, yanıbaşımda dursan da, gözlerime bakmaktan yorulsan da, aldırmıyorum anlayacağın. Yokluğunun beni kahreden saatlerini geri getirmesen de, utangaç hallerini soluyorum uzaklarda bir yerde. Beynindeki soru yumaklarından kurtulmuş, bu yalancı dünyanın düzenine ayak uydurmuşsun sende.

Devamını Oku
Selahattin Yetgin

Çamurla gamı karıştırıyorum kalaysız bir çanakta
Terli arzuların irinli çukurunda parçalı bir yalnızlık
Suskun düşlerin yanık kalemiyle aşkı karalıyorum
Ruhumda esrik bir uyku, gönlümde eski korkular

Sevinin ufkundan geçiyor çığlığa tutunmuş vapurlar

Devamını Oku
Selahattin Yetgin

Mısırlı Ramses de inanmıyordu aşk’a
Bu yüzden de gözlerini mumyalatmadı
Yüzyıllarca piramitleri dolaştı sessiz
Rastlayamadı aşk tanrıçası Kleopatra’ya.

Firavunlar aşka inanmazlarmış. Bu yüzden piramitlerde mumyalanarak öte dünyaya uzanmayı düşlemişler. Nice savaşlardan, nice katliamlardan sıyrılıp piramitlere sığınan firavunların hikayesi hala giz dolu ve çözümlenememiş bir lahit gibi duruyor tarihin tozlu sayfalarında.

Devamını Oku
Selahattin Yetgin

Zeytin ağaçları diktim gönlümün kıraçlarına
Bu fındık kabuğuna sıkıştırılmış bir yürekle
Yüzünün gülümseyişlerini resmettim aşkla
Dalgalı denizlerde sevdaya gidiyorum inatla.

Yalnızlık üşütünce adımlarsın kıraç toprağını

Devamını Oku
Selahattin Yetgin

Ay süzmesi gözlerindeki hüzüne saplanınca,
Dudaklarındaki titremelere takılırım,
Ağlama küçüğüm, gül artık
Döktüğün yaşlar boğacak beni.

Karanlığın izdüşümü gözlerinde,

Devamını Oku
Selahattin Yetgin

Sana ak bir yurt, beşik ninnisi sevdalar dilemiştim. Çiğdem arayıp dağlarda, menekşe yetiştirip yüreğimin kuytularında, düşmanından öç, öfkenden kızılcık şerbeti içmiştim. Göğsümü yarıp yıllar yılı sana sevdam deyip, bir masal atının sırtında bugünlere gelmişim.

Tahta bebeklerini terk ettiğinden bugüne, içimde nice aylar dolunay'a durdu. Güneş defalarca battı, yıprattı çevresini. Seninle nice acıları, nice sevinçleri çekmek dilerken can evimde, sıkılı dişlerimi yüreğine geçirip, yağmursuz, ışıksız, azıksız kaldım buralarda, sen bilmedin.

Her gece göğün karanlık elbisesini yırtıp sana nefis entariler biçerken, o karanlıkta sana tutsaklığımı bitiremedim. Aşkının karları erimemek için direnirken evrene, gelinciklerimin sırtıkara kaldı. Her gece tırnaklarımı söküp yerinden, ellerime kelepçe vurmuşum. Kendimi ninnilere bırakmış, cüzzamlı şiirlerle ömür tüketmişim.

Devamını Oku
Selahattin Yetgin

'Sen de değmeden geçersen yüreğime,
vurulduğum dağlardan öfkeyle kalkar,
kınalı saçlarından bir kement yapar,
asarım kendimi yıldızsız bir gecede'..

Sana içimin ürperişleri gibi çağlayan denizlerden bir avuç şiir topladım. Sana sığınışımın alaca karanlık kuşağına belediğim korkularımda, ufkumun sabır ilmeklerini saçlarının incecik tellerine bağlayıp, dağ rüzgârlarının insanın içini titrettiği yayla yollarında hasretini soludum. Yıllara meydan okuyup, aşk'taki bütün sınırları zorlayıp seni aradım, her yaşama sarılışımda.

Devamını Oku
Selahattin Yetgin

Dikenleri uzundur yaşamın,
Tutkunun salında sallanıp yıllar yılı
Bir aşk içkisi hazırlarsın ömrünce,
Farkına varamazsın yaşam güzelliklerinin.

Gecelere sokulursun yalnız kalınca,

Devamını Oku