Ben, yalnızlığımın terli apış arasında saklanan, umudu kendi dudaklarında hiç bulundurmamış bir çocuktum senden önce
Sen, yorgun gövdemin o ufacık katmanında oyun oynayan bir kız, benim ruh salıncağımda ne zamandır aşkla sallanıyorsun söyle
Biz, gölgemizin kırık uzantılarından hep bir sevda ıslığı çıkarmadık mı, yalnızlığın elem çadırlarında birlikte ağlamadık mı sevgiyle
Seninle ben, bir yamaçta el ele, yürek yüreğe, rüzgârın kalibresinden geçerek uzaklara, sevdanın ılıman iklimlerine doludizgin gitmedik mi el göz göze.
Eylül sarısı saçlarının yangın mavisine üşüşen bir düş sağanağıydı. Islak dudaklarından damlayan sevdayı avuçlarında biriktirirdi. Saçlarının kokusunu değişmezdim özleme, o kırık yüreğimin bordasına sinmiş öfkeli bir denizin tuzuydu. İçimdeki coşkuların düzüne koşarak inerdik, birlikte yaşanacak bir ömrün iklimlerinde nehirlerime gelen asi bir maral’dı. Uzak düşünüşlerin kıyılarında vuruldu yeni bir aşka. O kokusunu yüreğimden silemediğim, yangınlarıyla asırlardır kavrulduğum bir güneşin yanık tenli kadınıydı.
Bir kadının gölgesine yaslanıp yeşil bir dünya düşlemek gözlerinin iç sesinde
Varsıllığına inanıp, aşk dilenmek gibidir bir kadını sevmek, belki bir resimde
Esrik bir duygudur aşka dokunamamak, tersine akar nehirler, biz bilmesek de
Avuçlayarak anı nakaratlarını aşikâr gövdesinde, sokulmak bir şarkının yelesine
Tutkulu bir sevişmedir yaşama soyunmak, kendi repliğimizin hazin sahnesinde
Yoksun şimdi yanımda
Yoksun artık rüyalarda
Bir fenerim de yok aydınlığa
Yürüyorum aşkın hatıralarına
Yoksun yüreğimin haritasında
Mavi öpüşlerimizin, tutkulu sarılışlarımızın yoksul olmazlarında
Rezil ve umarsız tutsaklıklar yaşayarak, çevirdik mevsim çemberini
Çocuklardan öğrendiğimiz sevdayla körebe oynadık yeşil baharlarda
Çalındı oyuncaklarımız sakladığımız yerden, öksüz kaldık sokaklarda…
Bölünmüş ırmaklar gönlüne mayıs gülleri taşır uzak ülkelerden. Mutluluğu yok sayarak içimi aldatıyorum öfkelerimiz kapılarımızı çalınca. Seninle ben, tam da yaşamı ve sonrasını kutlarken, belirsiz kederlere bölünüyoruz. Belki de hüzne batırılmış bir sevinç, rüzgara tutulmuş bir huzur düşlediğimiz. Camla kurulmuş bu sevgi sarayında sevmek farkındalıksa eğer, yüreğimizdeki ay tutulmalarını içimizin güneşlerine sermeliyiz.
İnanç soytarı krallığında kayıp
Utanç kendi mezarını aramakta
Mağaralarda kadınlar aşkı doğuruyor
Ayrılık düşüncesiz bir yenilgi sofrada
Kanlı mamalar yiyor çocuklar tabaktan
Solgun bir yüzü rüzgâr okşuyor
Seni üşüten o büyük titremenin sığınaklarında,
Yarınlarını yok eden depremleri ben de yaşadım.
Sanki içimde asırlardır seni bekleyen bir yelkenli duruyordu
Ve seni uzaklara, çok uzaklara götürmeyi işte o an istedim.
Gecelerin suskun kelimeleri vardır, konuşmayı sevmeyen. Bir akrep kıskacında kıvranır dakikalar. Sönmüş yıldızlar son bir gayretle ışımak ister gökyüzüne sevdasını. Ay kıskanır, güneş saklandığı yerden ayrılır ve bu garip devrana yağmur bulutlarıyla gözyaşı gönderir.
Seni beklerken, bir yıldız yağmuruna tutulmuştum ben
Sevdanın mayınlarında parçalanırken de, seni bekledim
Şimdi, kurşunlara yürek, sevgilere çiçek olmayı öğrendim
Attım yüreğimi yılanların sevişmelere durduğu gecelere…
Sevdalara küskünlüğüm başladığında buldun beni çocuk parklarında. Görmediğim şehirlere götürdün beni. Ayakkabım lastikten, mintanım yamalıktan örülüydü. Kış aylarında limon çalardım bahçelerden. Grip olmazdım, ama hapşırırdım yalnızlıktan, ara ara sevdalar, 'çok yaşa' derdi arkamdan. Çoraplarım delik, yüreğim tamdı inadına. Yazın yılan kovalardım komşumuzun bahçesinde. Çöpçüler karton toplarken çöplüklerde, kafam karışırdı benim de. Çok şey öğrendim senden, kavga etmeden. Beraber tutuşturup yakardık yürek sobamızı. Doğuda çocuklar üşürdü, biz söndürürdük ateşi, onlardan öğrendik karda kızak kaymayı. Varoşlar kazılırken, biz delikanlı yürürdük kaldırımlarda.
Dize saçlarının kıpırtılı gülüşlerinde
Yüreğin imgelerime kanlı bir düştür
Eylül nakaratlarımda patlar sözlerin
Sende kalacak kanayan tüm güllerim
Gözlerinin deM/inde saydam bulutlar
Bir parça dün kopararak ilişiver yârim yalnızlığıma
Tutun saymayı unuttuğumuz günlerin iğreti terkisine
İliştir sararmış hüzünlerini solgun düşlerin yakasına
Bir gülün sahrasına gömülerek sana aşkı anlatayım
En mutlu rüyalar kendi vedasını unutandır aslında




-
Ufkun Yaren
-
Ahmet Durgut
Tüm YorumlarBütün sorguların enleminden koparmıştım seni
İçimizdeki hoyrat sevilerin çarşafına tutunarak
Dudaklarımdaki istem ötesi hareket olmuştun
Ellerinin hoyrat kelepçelerinden sıyrılamadan
Duvardaki saatlerin zembereğine dolanmıştın
Tebriklerimle..10 ve listem..Ufkun YAREN
TEBRİKLER... sn Selahattin Yetgin... başarılar diler, saygılar sunarım. Esen kalınız.