Parmaklarımızın birbirini süzdüğü dokunuşlarla
Özlemin saklılarına eğilerek bıraktık nefeslerimizi
Bir yaşamak andının sararmış perdelerini kapattık
Şafağa teslim ettik sorgusuz ayinlerimizin rengini.
Söz iliştirdim aşkın rengine
Avuçlarımda kar eridi
Şiir ördüm heceyle
Dimağımdan öz serpildi
Şarap kokuyordu dillerin
Islanmış saçlarında şakayıklar
Vakitsiz bir düşünüş yansıması bedenimde
Sensizliğe açılan kapıların ardındayım
Yüreğimdeki karanlık odalara geliyorsun
İçimde bir ateş yanıyor, ısınıyor odam
Çok sesli bir müzik seçiyorum arşivden.
Dilindeki türkülerin burçlarında fallar açıp yalnızlığına.
Gözlerin, buğday çiğiti sürmeler çekiyor bak yüreğime.
Sevdanın tahta köprülerinden geçişini tamamladığında
Konuşsun yüreğin, sevişsin bedenin artık yıldızlarla.
Yaşanan tüm güzelliklerin anısına, gökteki yıldızları yeniden çağırdım gönül soframa. Gözlerinin ütopyasını yeniden keşfedip, yeniden girdim gizemli ülkenin koyaklarına. Sana sunduğum, seninle paylaştığım ne varsa, kutsal bir kadehe doldurup yeniden içtim.
Yine vurgun yedim yüreğinden, karışığım, suskulardayım
Çekirge vedalarına karıştım, kavuşması erteli bir özlemleyim
Eski sevgilerle yaşayan bir ozanım ben, elvedalara da alışığım
Çekerim aşkın küreklerini uzaklara, ben şiir yazarak da yaşarım
Islanmış pusulalarla geçiyorum köpüklü denizleri
Sıkışmış gövdemin katmanında üzünçlü anlar
Mavi kendine sancı, karanlık gölgeyle dansta
Saçlarımda gün çizikleri, ellerimde deniz
Soluğumun küpeştesinde mor yangınlar
Yozlaşmış tutkularımızın kendini reddinde
Yönümüzün umuda sarılmış yelkenleriyle
Rengini tüketmiş nice mavilikleri geçeriz
Boşa çıkarılmış umutlarımızın son demiyle.
O yüksek sesli ısırgan yalnızlığın
Kanlı patikalarından geçiyorum
Yüreğimde eskimiş aşk kesikleri
Gönlümde hüzzam ayrılık türküleri
Sesler çoğalıyor sona ilerledikçe
Gün kısalıyor ansızın kendi içinde
Sürdükçe kendi izimizi, dökülürüz bizler yaşamın çamurlu denizine
Yürek bohçamızdaki iksirli bir yaşamın tuzlarını sileriz mendilimize
Çıkarırız ömrümüzün yaşanmamış karelerinden sevisiz günlerce
Katık ederiz gümüşleri silinmiş an’ları bir gün, yangın gülüşlerimize
Uzak düşünüşlerin satır aralarında buldum seni, merhaban oldu aşka gülüşün
Dilinde anlam bulan masallar yazdım sana, mutluluğun hıçkırık odasında öpüşün
Mor dağların yamaçlarında ara beni, bir serçe kanadında olsa da sevdama gelişin
Sol yanımdaki gümbürtüye daya kulağını yar, aşkın rüzgârları isterse bizi üşütsün




-
Ufkun Yaren
-
Ahmet Durgut
Tüm YorumlarBütün sorguların enleminden koparmıştım seni
İçimizdeki hoyrat sevilerin çarşafına tutunarak
Dudaklarımdaki istem ötesi hareket olmuştun
Ellerinin hoyrat kelepçelerinden sıyrılamadan
Duvardaki saatlerin zembereğine dolanmıştın
Tebriklerimle..10 ve listem..Ufkun YAREN
TEBRİKLER... sn Selahattin Yetgin... başarılar diler, saygılar sunarım. Esen kalınız.