Hüzzam saraylar cenderesindeyim
Sildim yeşilleri defterimden
Şakağıma dönüktü gözlerin
Yorgun bekleyişlerdi tabakamdaki
Yağsan diyorum
Sulu sepken ovalarıma
Medeniyet ötesinden çürümüş gemiler taşıyor aşkın kayıp ve tükenmişlik günlüklerini
Ağlayışlarımız dindirmiyor biçare yaşları, yitirdik umutların o hazin gönül sepkinlerini
Emsalsiz yürekleri sarıyor sevinin rüzgârı, can parçaları dikiyor aldanışın söküklerini
Talanlarla örseleniyor aşk, yağmalanmış şehirlere sererken yoksul sevgilerin şiirlerini
Hatıralar eski bir dizi, aşkın zoraki kahramanları unutmuş nicedir sevginin repliklerini
Parçalama kendini deli gönlüm, her umut kendini sınayarak biçimler yaşam bildirilerini
Sessiz kulaçlar atardım uzak denizlerinde
Sen yankılı bir ömrün içinde yüzerken
Attığım her kulaçta, her karede beni görürdün
‘Unutma fakir yüreğimi sevdam’ derdin
Yoksul gövdemin karanlıklarındaki düş saçağısın sen, sevdadır ismin
Griymiş aşkın rengi, sen yüreğimin korku tünellerindeki asil resimsin
Kırık bir içleniş bıraktın gidişinle, yar gönlümün yastığındaki nefessin
Dönüşü yoktur elvedanın, gün gelir hüznü bile yudumlamadan içersin
Gücü kendi ekseninde dönen, öpücüğü aynalara düşen, aşk adını verdiğimiz yaşanmışlıkları iç dünyasında tüketen bütün sevdaların düşsel kanatlarıyla yankısız bir ormandır sevginin rengi. Kan oturan yüreğin dinlenme odalarında hüznün şerbetini yudumlarken biz, vedalara, hoşçakallara anlam aramakla, bulduklarımızı taramakla avunur avcı gönlümüz. Aşktır içimizin derin kuyularından her sabah çektiğimiz, yudumlarken sözcükleri dağlar inşa ederiz kıpırtılı yüreğimizin geniş ovalarına.
İzimin kayıp yollarında gönlümü yasladım rüzgâra
Hovarda yüreğimin kırık köprülerinde mevsim kış
Cesaretimi sınıyor nicedir aşk, günlerden sonbahar
Sevgide kazanmak da vardır, kaybetmek de
İnançsız, kambur duruşlarla yürümek zordur.
Aşk'a direnmek, ilençli sevdaları yaşatmak,
Gülümsemesini yitiren cüzzamlı bir bakıştır.
Gün ışığı düşünce yorgun şehirlerin üzerine toplanır döşekler, yollara dökülür insanlar. Sapandan çıkan bir taş gibi bu kentin yolları aşınır, yarından önceki yeni bir çileli günün hesapları yapılır. Balyozlar çeliği büker, fırınlardan dumanlar tüter, sıkılmış dişler örsleri döver.
Doygun sarılışların farklı yataklarında ıslak saçların
Yanmış duvarlardan dökülen sıvalar gibiydi imajın
Ey körelmiş bakışlarla aşkın yolunu arayan ölümlü!
Sevgiye restini çekerek, mars ettiriyorsun gönlünü
Baki bir kubbedir yürek, deviremezsin çirkefliğinle
Özlemin tütsüleriyle donatmış burçlarımı yar
Yokluğumun yitik zamanlarına üzerlik dizmiş
Yalnızlığıma boş vermiş, dağlara türkü ekmiş
Sarılmış sevdama, bin bir değişik poz vermiş.
Soğuk ve karanlık bakışlı gecelerde,
Nice yarın'lar doğdu, hesapsız, piç bakışlı
Yüreğimin son çırpınışları bilinmezliklerde
Bu sana 'Son çağrım' gel, yüreğim nöbetlerde.
Yelkensiz gemi gönlüm, yüreğim sana alabanda
Düş artığı sayfalar elimde, saklandım kabuğuma
Denizler geçiyorum, gövdemdeki yüzyıllık acıyla
Ufkumda hayali mutluluk, küreklerim sularında
Yanılsamalı düşler deryasında boştur avuçlarım
Bütün sorguların enleminden koparmıştım seni
İçimizdeki hoyrat sevilerin çarşafına tutunarak
Dudaklarımdaki istem ötesi hareket olmuştun
Ellerinin hoyrat kelepçelerinden sıyrılamadan
Duvardaki saatlerin zembereğine dolanmıştın
Tebriklerimle..10 ve listem..Ufkun YAREN
TEBRİKLER... sn Selahattin Yetgin... başarılar diler, saygılar sunarım. Esen kalınız.