Yitik zaman sargısıyla geliyorsun şimdi uğrağıma
Yüzünde gülücük, dudağında yağmurun ıslaklığı
Bütün parçaları toplattırıyor bize hoyrat zaman
Gidişinin ardından, biraz kül, biraz da duman
Ayak seslerini dinliyorum geçmişin, mevsim yaz
Bazen bir saatin en son dilimine ayırırız yüreğimizin deli hüznünü
Bazen, sezgilerimizin ıslanmış sokaklarında bir başınalığı oynarız
Dilimizdeki sarhoş naralardan kuleler örerek yalnızlığı arşınlarız
Bazen de aynı huysuzluğun bakışlarından sökülerek şiir oluruz.
Sevincin gümüş kadehlerinden zamanı içeriz biz
Dünlerde anıları, bugünde aşklar yaşarız yarınsız
Yok saydığımız sevda küllerini denizlere serperek
Dilimizdeki şarkılarla simli salkımlar asarız asmalara
Ruhumun paslı kepenklerini indirince, günün yırtılmış göğsüne avuç açarak körelmiş anılarımın gözyaşı sofrasına kurulurum. Gönlüme binlerce öpücük kondurulmuş günlerden sıyrılıp, aynalara tutuşturulmuş siyah beyaz resimlerde mutluluğu izlerim. Tükenmiş yarınlar içimde çoğalırken ben düşlerin yıldız imparatorluğuna yürür, yaşanmamış sevdaları göğsüme yeni bir suret gibi kondururum.
Anlamlardan arınmış algıların yol haritasında kaybolan gençliğimiz
Yudumlara böldüğümüz sevinçlerin mayınlı odalarında sevilerimiz
Özlem çekiyoruz rengini kaybetmiş sulardan, değişti denizlerimiz
Kekre bir gözyaşıymış mutluluk, özünü yitirdi çocuk gülüşlerimiz…
Aylardır bir bulutun arkasındaydım, cemreleri içti şiirlerim
Sevdalı tenimin ovalarına bahar geldi, aşkı gösterir renklerim
Yoruldum yolunu gözlemekten, bedenine mevsimler biçtim
Sensizliğe akıyor sularım, gel yurduma kurumadan denizlerim
Her acı kendi kovuğunda büyür. Bundandır suskunluğumun içimdeki öfkeli çığlık oluşu ve bundandır ağlamam, uzaktan dinlerken aşk mırıltılarını. Bundandır gülüm gözlerimde büyüyen sözcüklerin yanaklarımdan süzülüşü. Anlayamadığımı sandığın, onuncu boğumdur dilimde. Aynanın sırrına yazdığım şiirlerime dokundukça elinin dolaştığı siluet kimin, söyle yapayalnızlığım kimin umurunda?
Sesinin yüzölçümleriydi vakit, kelimelerin raksıydı an
En ulu değerlerin bir araya geldiği eski zaman hüznüydü
Yemyeşil çimlere uzanmıştı bir anda çocuk gölgelerimiz
Gürül gürül ırmakların aktığı bir menzilde şiir yazıyorduk
Nar gözesi yüreğin binlere bölünmüştü kulağına fısıldarken
Gönlümdeki yangınlara sular döksen ellerinle, içimin ormanlarını söndürmeye gücün yetmez. Fırtınalarım büyütür o yangınları. Kısacık mutluluk anlarında seninle ben, bir mutluluk salıncağında sallanırım. Korkularımıza boşvererek yaşadığımız o saniyelerden sıyrılmayı, kopmayı hiç istemez, ninnili bir sevdanın kollarında sallanır dururuz.
Seninle ben, yaşam denilen çarkın acıtan kollarında bir masal yaşarız. Dışarıdaki gürültüye hiç aldırmaz, kırkbir yerinden yaralı gönlümüzü minicik sevinçlerle yamarız. Kırdığımız tüm kalplere inat, kırıldıkça onarılan, onarıldıkça filizlenen, göklere değen sevdamızı kutsal bir sır gibi saklarız. Geceler boyu ördüğümüz sevda kozamızda hergün yeniden aşık oluruz birbirimize. Hergün yeni umutlar taşırız kovanımıza. Özümüzdeki sevdaları sevgisizlerle paylaşırız bıkmadan. Bıkmadan, usanmadan sevgimizi haykırırız. Hiç azalmaz, hiç sarsılmaz gönlümüzün baharları.
Ayrılıklara kapatabilsem şu gözü aç dünyayı, sevmenin hiçde kolay olmadığı şu yeryüzünde kiraz kırmızısı sevinçlerim olsun isterim. Günden güne kemirirken hasret içimi, beni kemiren kurtları boğmak isterdim gözyaşlarımla. Sonsuz bir ışığın ortasında sana koşar, sana çıkan her yola inatla dalardım.
Boşver yaşananlara, uçmana devam et telli turnam. Unutmaya çalışmak da sevmek değilmi? . Seni sevdikçe papatyalar açar gönlümde. Acıların mermerinde kalmışsam, kum yığınları altında da atar bu yürek, efsane aşkımız büyür gecelerde bile.
Değişen insanların tarifsiz ruhlarında, korkunun pençesinde gülenler çoğaldıkça, suyu çağlayan sevgi ırmakları kurudukça, kaderin tekeri dönecek ne yapsak. Şu pisipisine garip yaşamda, telaşlar, koşuşturmacalar bitmeyecek. Aydınlık sabahlar kimbilir birgün doğmayacak üstümüze.
Boşuna çevirmeye çalışma gönlünün sayfalarını. Nereye çevirsen ben çıkarım karşına. İnatçı sözcüklerine gem vur, sevdalar dökülsün dilinden. Yüreğinin alevinde yanmak herşeye değer, sevdamızla yaşayalım bir acının ortasında. Umut olsun sarıldığımız çığlık çığlığa gecelerde. Bize sunulmuş ne varsa şu evrende uzanıp alalım korkmadan. Dudaklarımızdaki sevda türküleri hiç eksilmesin, eriyip gitmeyelim mum gibi.
Kendi ekseninde kırık bir kristaldi aradığı sırrı
Yıldız düşleriyle sarmalardı tüm eski sevinçleri
Işıltılı ocaklarda biçare mazisini sabırla parlatırdı
Boş umutların küresini hep aynı hazla kalaylardı
Terk edilmiş köylerdi uğrağı, ışıkla düşü arşınlardı
Yorulmuş dünlerin kurak nehirlerinde serinlerdi.
Sen yaralanmış göğsümdeki asil yarınlara uzanan eşsiz bir dalsın
Mutluluk karelerinde gülümseyen bir sarayın ölümsüz sultanısın
Hiçbir aşk yakamadı bu yüreği, sen ömrümün en harlı yangınısın
Düşlerimdeki meçhul aynam, sen benim kanayan şah damarımsın
Bir sabun köpüğü misali uçsam
Yârin o narin yüreğine konsam
Göğsündeki hüzzam coşku olsam
Asırlık özlemimle sarılıp ağlasam
Dayanaksız mevsimler gibiyim düşündükçe
Gözlerinin ışıltılarında sonsuza dek kaybolsam
Bütün sorguların enleminden koparmıştım seni
İçimizdeki hoyrat sevilerin çarşafına tutunarak
Dudaklarımdaki istem ötesi hareket olmuştun
Ellerinin hoyrat kelepçelerinden sıyrılamadan
Duvardaki saatlerin zembereğine dolanmıştın
Tebriklerimle..10 ve listem..Ufkun YAREN
TEBRİKLER... sn Selahattin Yetgin... başarılar diler, saygılar sunarım. Esen kalınız.