Kötülükten vazgeç, yazık edersin;
Ektiğini bir gün mutlak biçersin.
Son pişmanlığın hiç yarar sağlamaz;
Bu dünya sana da, bana da kalmaz!
Kıskançlıktan vazgeç, pek yazık olur;
Birinci emir: ‘Oku! ’,
İkinci emirse, ‘Yaz! ’,
Üçüncü emir: ‘Aktar! ’;
Tamamı Kur’ân’da var...
Her üçü de selâmdır,
Kendin yazar, kendin okur; bir de puan verirsin;
Kendin çalar, kendin oynar; konfetiler serpersin!
Sen merkezci tutumunla kimseye pas vermezsin;
Arada boy göstererek yükseklere tünersin!
Dilden nasipsiz haldeyken tavırlar sergilersin;
Bir gün senin de gül yüzün mutlaka gülecektir;
Unutma ki her karanlık gecenin sabahı var.
Ortalık aydınlanacak, bülbüller ötecektir;
Bilesin ki her baharda yeniden canlanma var.
Mademki onca neden var; teselli bulman gerek!
Ölüler ve bebekler seçimde umut (!) oldu;
Yoksulluk, geçim derdi, nedense, unutuldu…
İşçi, memur, emekli, dul, yetim, esnaf mağdur;
Trafikte yeşil, ‘Geç! ’; kırmızıysa, mutlak ‘Dur! ’
Zanlı, tanık, müşteki, yargıç, savcı, avukat;
Fevkalâde güçlüdür Devlet-i ebed-müddet;
Buna yürekten inan ve güvenerek sabret...
Üç buçuk çapulcuya hem de hâmilerine
Mutlak dersini verir, yansınlar hâllerine...
Bin kere ölmektense, bir kez ölür her yiğit;
Hâcet yok taaccübe ol ahvâl-i garibin
Mevcuddur kendisinde bahse mevzû′ idrakin.
İktifâ eder illâ nev′ -i mülküyle madem
Bir muğlakiyyet içre basmasın sırra kadem...
Lâf-ı güzâfmış meğer nâ-mevcûd i′ tibârın
Kardeşi kardeşe kırdıramazsın;
Kandırıp yollayıp vurduramazsın.
Bu vatan bölünmez, yıldıramazsın;
Seni gidi kancık terörist leşi!
Aklına pek fazla güvenmeyesin;
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!