Akladı ak’lılar adamlarını
Pakladı suçlular ortaklarını
Hep aynı senaryo, aynı hikâye
Sürmez ki bu devran ilânihaye!
Anarken çıkarı şişer cüzdanlar
Tencere dibin kara, seninki benden kara;
Var mı başka izahı, kurdum kara mizahı...
İyi, doğru, güzelim; belki biraz özelim;
Demeyen kaç kişi var; gönülde aslan yatar...
İki bin on birin pabucunu dama atmıştın;
Seni öyle heyecanla karşılamıştık ki…
Ne umduk, ne bulduk;
Yağımızla kavrulduk!
Yine de sağ olasın,
Şiirin, yazının isimsizine,
Yazanın özgeçmiş bilgisizine,
Yaptığı yanlıştan habersizine
Güler de geçerim; ilgilisine…
Her kim, her ne isek değerimize
Güçlü bir tutkuyla bağlıyım sana,
Büyük bir coşkuyla severim seni;
Mutlak güvenmeni isterim bana,
Çöllerde nihâlsiz bırakma beni...
Yüksek tepelerde uçarım sana,
Selâm verdim, borçlu çıktım; destek oldum, suçlu çıktım
‘Kendine yet! ’ deyince de gözden düştüm, kalpten çıktım
Düğün değil, bayram değil; nedir bu muhabbet böyle
Hangi dağda kurt öldü ki şimdi arıyorsun, söyle…
Onca zaman geçti, neden hâlimi bir kez sormadın
Seni senden fazla düşünen benim
Tüm çıkarlarını koruyan benim
Yorulan, yıpranan her zaman benim
Kendine iyi bak, garibim benim!
Karışanın olmaz, yaşantın senin
Bayramlık ağzıyla küfür sallayan
Sureti insandır pek ayan beyan!
Bir gün mutlak bulur bela arayan;
Aynıyla insandır üslubu beyan.
Kalıbına baksan, m/adam sanırsın!
Sadece insan iken, koca adam ettiler;
‘Ağam, paşam! ’ diyerek başını büyüttüler...
Dürüstlük olsa özde, tevazu kalmaz sözde;
Megaloman tavrıyla sürünür bir gün yerde...
Her şeye eren aklı fazla gelir kendine;
Karanlıktan gelen,
Karanlıkta doğan,
Karanlıkta yaşayan,
Karanlıkta soluyan,
Karanlığı seven,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!