Küçük şirin köşemde sıcak bir tas çorbayı
İçerken düşünürüm hep fakir fukarayı;
Dilerim Tanrı verir aç ve açıkta kalan
İnsanlara da kâfi gelecek ehven imkân...
Bilirim kıymetini sahip olduklarımın;
Yapmacık tavırlar, sahte gülüşler
Nasıl da sırıtır, ah, bir bilseniz…
İçtenlik dediğin öyle ucuz mu
Ki pazardan alıp gösteresiniz…
Yönetirsin, ya da yönetilirsin;
Milletin derdi geçim,
Seninki ise, seçim;
Ağlıyor için için,
Yanıyor rızkı için...
Aç ve açıkta kalan
Noktasına, virgülüne biraz daha dikkat etsek,
Yazdığımız daha güzel ve anlamlı olabilir.
Isısını, ışığını az kararlı kılabilsek,
Ne gül solar, ne de lâle; yürek keyif alabilir.
Hem yazarız, hem okuruz hatta çalar ve oynarız;
Sevgimi anlatmaya sözcükler âciz kalır,
Aranmadığı zaman şu yüreğim daralır;
Gözlerine bakarak, tenine dokunarak
Yakın olmak isterim, nefesini duyarak...
En son numaram değil, gerçek aşkımdır benim,
Gelen gider, giden gelmez;
Dünyâ hâli, akıl ermez
Külfetine, nimetine,
Sürûruna, kederine...
Açan solar, solan açmaz;
Senin yüzünden,
Senin yüzünden
Gülemez oldum
Ben!
Benim yüzümden,
Dilim, eğitimim fazlasıyla var;
Devlete hizmetim sınırı aşar.
Dededen, babadan miras kalmadı;
Bana koltuk ikram eden olmadı!
Hakkını vermeli has koltukların;
Seni senden fazla düşünen benim
Tüm çıkarlarını koruyan benim
Yorulan, yıpranan her zaman benim
Kendine iyi bak, garibim benim!
Karışanın olmaz, yaşantın senin
Yahudi kudurdu, kan akıtmakta,
Ettiği yanına hep kâr kalmakta;
Dünya izlemekte, sade bakmakta;
Allah’ın verdiği canı O alır.
Şımarık, pervasız ve hayli zelil




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!