Düştü cemre havaya; sırada su, toprak var
Birer hafta arayla doğada canlanma var
Böyle gelirmiş bahar; mis kokacak topraklar
Isındıkça tabiat yürekte ısınma var
Güzel söze değil, öze bakmalı;
Helal etmek kolay, ince tartmalı!
Asla mutsuzluğu dilemiyorum;
Sende hakkım var mı, bilemiyorum.
Adın sanın belli, yazmaman ayıp;
Görebildiğin renkler, duyabildiğin sesler
Yanıltmamalı seni, motifler ve desenler…
Var olanı algılar, olmayanı yorumlar
Durursun ömür boyu, arada bir duraklar…
Rüzgârın uğultusu, suların çağıltısı
Kimsin, nesin bilmesem de
Sana değer verdiğimde
Elbet karşılık beklerim;
Buna hakkım vardır, derim!
Yazıyoruz, çiziyoruz,
Atam! Sen ölmedin, içimizdesin;
Emanet ettiğin Cumhuriyetin,
İnkılâpların ve tüm ilkelerin
Sonsuza kadar hep yaşayacaktır...
Atam! Sen ölmedin, kalbimizdesin;
Bedenen aramızdan ayrılalı
Yetmiş dört yıl geçti.
Elli yedi yıllık ömre
Neleri sığdırmadın ki…
Haritada geniş alan kaplarsın
Çoğu zaman aslan, bazen kaplansın
Zulüm ve katliam bile yaparsın
Uygarsın, çağdaşsın, büyük Avrupa!
Birliğinle hayli güçlü olmuşsun
Yalakalık başı çekmiş gidiyor;
Herkes m/adamını iyi biliyor.
Kimisi bozacı ya da şıracı,
Kimisi davulcu ya da zurnacı;
Ayarında tanık bulmak güç değil!
‘Bencilsin! ’ dediler;
‘Değilim.’ dedim.
‘Kıskançsın! ’ dediler;
‘Değilim.’ dedim.
Adı, Simerini; Rum gazetesi
Türkü tahrik eden has nefretini
Bir başlık atarak kusmuş kinini;
Aynıyla insandır üslubu beyan!
Havlarmışız ama ısırmazmışız!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!