Gecenin kül rengi çökmeden,
Sokaklar suskunluğa gömülmeden,
Sırtını taşlara yasla ve dinle;
Burada söz, bir hançerin ucunda titrer,
Kimi yaralar, kimi unutturur.
Yoruldum…
Ne hayat kolay, ne insanlar doğru,
Dolaşıyorum bu şehrin sokaklarında,
Elimde umut değil, cebimde kırık hayaller.
Yüzümde bir hüzün var, geceyi dinliyorum,
Sokakların suskunluğunda, yıldızlar sönmüş,
Bir rüzgar geçiyor, eski bir şarkı gibi,
Karanlık gölgelerde, adımlarım sessiz.
Bir zamanlar aradık seni, yolları aşındırdık,
Bir şehrin damarlarında akar gece,
Gizli sokaklarında yitirdiğimiz sözler gibi,
Ay, karanlığın zulasında saklanmış,
Sessizliğin yankısıyla büyür adımlarımız.
Bir yangının küllerinden doğan gölgeler,
I
Kimi susarak kaybeder sevdayı,
Kimi söyleyerek…
Ve herkes bir vedanın ağırlığını taşır;
Sıcak bir yaz akşamı, güneş batarken,
İçimi bir hüzün sarar, gökyüzünde yıldızlar
Birer birer doğmaya başlar,
Sanki gitmekte olan dostların ardından,
Kalanların yüreğine düşen gölgeler gibi.
Sen gittin…
Ve ben,
Gidişinle anlamını yitiren bir kalemde unutuldum.
Adını andığım her gece
Dilime paslı bir bıçak gibi dolanıyor.
Bir bahçe var, içinde açan tomurcuğular,
Renkleri solgun, ama gözlerime bakan.
Kimi parlayan bir yıldız, kimi kayıp bir hayal,
Söyle bana dostum, bu neyin özlemi?
Bir gökyüzü, renkleri dans ederken,
Kuşlar biliyor sırrını göğün,
Uçmayı bilsem, ben de dönmezdim.
Bulutlar üstünde bir düş gibi,
Rüzgârla birlikte, serin esmezdim.
Gök, mavisinde saklar özlemi,
Uğultusu dindi koca çınarın,
Dağıldı gövdesinden düşen son yaprak,
Tozlu, terk edilmiş bir sokakta,
Güneşin altına gömüldü çocuk kahkahaları,
Bir mavi uçurtma kaldı gökyüzünde,
Yarı yolda takıldı bir patlamanın yankısına.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!